Yeniden yürüyebildiğim günden beri her şey eskiden nasılsa o haline geri dönmüştü. Babam her gün olduğu gibi işine gidiyor, Charles da yeni müşterileriyle toplantılar düzenliyordu. Charlotte, bebeğiyle günün koşuşturması içindeydi. Bayan Bertram ise torunuyla ilgilenmekten çok memnundu.
Her şey olağan seyrindeydi. Hiçbir şey değişmiş gibi görünmüyordu. Biri hariç.
Ben değişmiştim ve bunu benliğimin en ücra noktalarında bile hissedebiliyordum.
Günümün büyük bir çoğunluğunda yoğun geçiyordu zaman. Genelde ev işleriyle meşgul oluyordum. Yemek yapıyor, etrafı düzenliyor ve bazen de bahçemizdeki bitkilerle uğraşıyordum. Akşam olup da Charles ve babam bir araya geldiğindeyse onlarla sohbet ediyordum. Bu konuşmalardan uzaklaşmamsa çok uzun sürmüyordu.
Gece üzerimize çöktüğünde yalnız kalıyordum ve işte o zaman günümün en yorucu dilimi başlıyordu. Carlisle Cullen zihnimde kendine bir yer ediniyor, gecenin dipsiz karanlığında saatlerce düşüncelerle boğuşmamama sebep oluyordu. Uykuya yenik düştüğümdeyse huzurlu hissediyordum. Gördüğüm en son yüz onun hayaline ait oluyordu.
Ama tüm bunlara rağmen Carlisle'ı göremiyordum. En son görüşmemizin üzerinden haftalar geçmişti.
Dışarıya çıktığım vakitler oluyordu elbet. Yeni bir kitap almak ya da alışveriş yapmak için kasabanın merkezine gidiyordum. Bu anlarda da gözlerim onu arıyordu. Biraz onu andıran birilerine rastladığımda heyecanım bedenimde tırmanıp yüzüme ulaşıyordu. Ayaklarım beni sürüklüyordu ve buna engel olamıyordum. Beklentilerimin yanlış olduğunu fark ettiğimdeyse hayal kırıklığıyla geri çekiliyordum.
O gün de bunların yaşandığı sıradan günlerden biriydi. Ama bu kez şans benden yanaydı.
Chatlott'un evine gidiyordum. Bahçemizden yeni topladığım elmalar sepetimdeydi. Paskalya yaklaşıyordu ve Bayan Bertram her yıl mutlaka marmelatlı paskalya çöreklerinden yapmayı ihmal etmezdi. Bu yıl da yapacağını biliyordum. Marmelat için elmalarımdan hoşlanacaklarını düşünüyordum.
Adımlarımı hızlandırdım ve ılık ama güçlü rüzgara karşı direndim. Baharın ortalarında olmamıza rağmen rüzgar hala sertti. Yine de rahatsız etmiyordu. Elbisemin yakasından içeri süzülüyor ve açıkta kalmış kollarımda geziniyordu.
Sepetimi daha sıkı kavradım. Eteğimin uçuşmamasına dikkat ederek ana yola çıkan caddeye döndüm ve o anda onu gördüm.
Carlisle.
Karşı kaldırımda yürüyordu.
Daha önce hastanede gördüğüm bir meslektaşı yanındaydı ve ona eşlik ediyordu. Doktor bir şeyler anlatıyor, Carlisle da dinleyerek başıyla onaylıyordu onu. Adamın el hareketlerine bakıldığında ciddi bir konu hakkında konuştukları belliydi ancak Carlisle, ona nazaran daha sakin görünüyordu. Öyle ki söylediği bir şeyle adam rahatladı ve Carlisle hafifçe gülerek omzunu sıvazladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ESME (KISA HİKAYE)
FanficGülüşünde anlayış vardı; anlayıştan çok daha fazlası. Carlisle Cullen & Esme Cullen • Alacakaranlık Hayran Kurgu •