~ 14 ~

912 81 5
                                    

Ali, Gülinin deskinin önüne geldi.

Ali: Naber Gülin.

Gülin: İyi Ali, aldın mı ehliyetini.

Ali: Evet sınavı geçtim.

Gülin: Hayırlı olsun da sen 12' ye kadar izin almıştın saat daha 11.

Ali: Erken gelmek istedim, hadi sonra görüşürüz.

Ali hastane önlüğünü giydi ve asistan odasına gitti.

Doruk: Ooo kara şimşeğim gelmiş gözümüz yollarda kaldı.

Demir: Aldın mı ehliyeti.

Ali gülümseyerek cebindeki kartı onlara gösterdi.

Doruk: Kara şimşeğim be!  helal olsun sana!

Demir: Tebrik ederim abi.

Ali: Sağolun arkadaşlar.

Ali koltuklardan birine kendini attı.

Ali: Eee siz ne yaptınız.

Demir: Ben az önce acildeydim ama benim orada işim bitti. Bu öküz de burada oturuyor sabahtan beri cerrahi de iş yok.

Ali kafasını salladı.

Doruk: Hadi o zaman ben kurt gibi açım kafeteryaya inelim.

Demir: Oha! ne ara acıktın lan.

Doruk: Sana ne oğlum!

Ali: Hadi kalk bende kahve alacağım.

Doruk: Yaşa be kara şimşek, zaten bu hayırsızdan ne bekliyorsam!

Demir: Bir git işine bende geliyorum bende bir kahve alacağım.

Doruk: Ay eksik kalma zaten.

Ali: Hadi , hadi yürüyün!

Ali kapıyı açtı. Ama aklına bir şey geldiği için durdu.

Ali: Kızlar nerede?

Doruk: Onlarda kafeteryada.

Ali kafasını salladı, ve birlikte kafeterya gittiler. Ali sade kahvesini alıp kızların oturduğu yeri aramaya başladı ama Nazlı ve Masalın ayrı oturduğunu gördü.

Ali: Bunlar ayrı oturuyorlar.

Demir kahvesinden bir yudum aldı ve konuşmaya başladı.

Demir: Normal abi biliyorsun Nazlı, Masaldan pek haz etmiyor.

Ali: Niye ki?

Doruk hemen lafa atladı.

Doruk: Senin İ-

Demir eliyle Doruğun ağızını kapattı. Ve kulağına fısıldadı.

Demir: Bir dur abi çocuğun kafasını karıştırma.

Doruk: Şey yani...  bilmem kızsal meselelerdir.

Ali kafasını salladı.

Ali: Nereye oturalım?

Demir en köşedeki masayı gösterdi. Ali kafasını salladı.

Ali: Ben sizi orada bekliyorum.

Demir: Tamam abi.

Ali masaya doğru yürümeye başladı Nazlı onu görünce Aliye el salladı.

Nazlı: Ali!  gelsene yanıma.

Ali bir süreliğine düşündü onunla konuşup sonra kendi masasına geçebilirdi. Ali Nazlının oturduğu masaya yürümeye başladı. Artık Nazlı ile sadece arkadaşlardı Nazlı bunu kabullenmişti ya da sadece Ali öyle sanıyordu...

Ali: Nasılsın Nazlı?

Nazlı: İyiyim Ali, sen nasılsın? Ehliyetini alabildin mi?

Ali gülümseyip kafasını salladı.

Ali: Sonunda ehliyetimi aldım.

Nazlı: Tebrikler Ali.

Ali: Teşekkürler, sonra görüşürüz.

Nazlı: Nereye ? sohbet ediyorduk.

Ali eli ile Demir ile Doruğun oturduğu masayı gösterdi.

Ali: Beni bekliyorlar.

Nazlı: Peki.

Ali yerinden kalkıyordu ki vazgeçip yerine oturdu merak ettiği bir şey vardı onu sorması gerekiyordu.

Ali: Nazlı sana bir soru sorabilir miyim?

Nazlı: Tabii.

Ali: Masal ile neden konuşmuyorsunuz?

Nazlı tedirgince Aliye baktı.

Nazlı: Yok öyle bir şey Ali yanlış anlamışsın.

Ali: Nazlı beni kandırmaya çalışma. Görüyorum hiç birbiriniz ile konuşmuyorsunuz konuşmayı bırak yan yana bile gelmemeye çalışıyorsunuz. Kavga mı ettiniz.

Nazlı: Şey... 

Nazlının o anda telefonu çaldı. Hızlıca ayağa kalktı. Ali, Nazlının bu ani hareketini beklemediği için irkildi.

Nazlı: Bu telefona bakmam lazım sonra görüşürüz!

Deyip koşar adım kafeteryadan çıktı. Ali arkasından şaşkınca baktı. Sonra yağa kalkıp Demirlerin masasına oturdu.

Demir: Ne oldu abi neden nazlı kaçar gibi gitti?

Ali: Anlamadım ki, ona neden Masal ile konuşmadıklarını sordum cevap vermedi telefonu çalınca da koşarak gitti.

Doruk: Garip.

Ali kafasını salladı. Ali bu konuyu sonra Masala sormayı aklına not edip kahvesini yudumlamaya başladı.

I changed but of my own accord ✨ (Askıda) Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin