1. Bölüm

74 23 20
                                    

🤍🤍🤍

"Bu gerçek olamaz." dediğimde Yağız şaşkın şaşkın bana bakıp "Ne gerçek olamaz?" dedi. O an bunu dışımdan söylediğimi anlayıp çok pişman oldum. Sadece "Hiiç" diyip geçiştirmek ile yetindim. Yağız iyi çocuktu sürekli tüm işlerde yardımcı oluyordu. Benim aksime annesi ve babası vefat ettiğinden kardeşi Aslı'ya  bakabilmek için çalışıyordu. Aslı çok güzel ve zeki bir kızdı eminim gelecek hayatında çok başarılı olurdu. Tıpkı abisi gibi ama abisinin büyük sorumlulukları vardı.. Bense elime daha çok para geçsin diye çalışıyordum. Ailemin çalıştığımdan haberi bile yoktu.

O an Yağız'a tam karşıdaki masaya onun bakmasını söyleyecektim ki bir anda ortadan kayboldu. Mecburen şu züppelerin yanına ben gitmek zorunda kaldım. İstemeye istemeye yanlarına varınca "Hoş geldiniz, ne alırdınız?" dedim oldukça kibar olmaya çalışarak içlerinden en kibarı (ki o kişi benim çocukluk aşkım!) "2 çay 1 tane de kahve" dediği an diğeri itiraz adip "2 kahve" dedi, grubun lideri gibi gözüküyordu uzun boyluydu aynı zamanda uzun saçları vardı. Yakışıklı denecek Bi çocuktu aslında pişkin pişkin sırıtmasaydı. Kafamı tabi der gibi sallayıp bir an önce oradan ayrılıp Yağız'ın yanına gittim.

"Yağız şu masaya 2 çay ve 2 kahve götürür müsün lütfen?"  diye rica ettim. "Tabi götürürüm Elif ama orada 3 kişi var" dedi suratıma şaşkın şakın bakarken. "Sayı saymayı biliyorum ama onlar öyle istedi" dedim omuz silkerken. "Peki" dedi 2 çay ve 2 kahve götürdüğü sırada hepsi dönüp bana bakmaya başladı orada bir şeyler dönüyordu ve açıkçası bu durum çok sinirlerimi bozdu desem yalan olmaz.

"Siparişi sen almışsın bu nedenle de senin götürmeni istiyorlarmış" dedi omuz sikerek 'Bi bu eksikti zaten şimdi' dedim ve omuz silkip kaderime mahkum oldum.

Siparişleri bırakıp "Afiyet olsun" dediğim sırada kolumu birisi çekti arkadan "Aaa güzelim kahvenin birini sana söyledim ben, otursana sohbet ederiz." dedi, birden kolumu geri çekip "Size afiyet olsun teşekkür ederim" dedim. O an suratını dağıtabilirdim fakat kavga çıkmasını istemediğim için susmayı tercih ettim.

"Ama bak hiç yakışmıyor öyle değil mi çocuklar?" diyip arkadaşlarına döndü o an sarışın olan da "Aynen güzelim otur dertleşiriz pek Bi dertli gibisin belki daha sonra başka şeyler de yaparız" dedi arkadaşı gibi sırıtırken.

Ben bu çocuğu buraya gömerdim de iyi kız olmaya devam etmek zorundaydım. "İstemem teşekkür ederim işlerim var"

"Sana oturmanı söyledim, bence bir daha düşün." dedi yine pişkin pişkin sırıtarak.

"Bırakır mısın kolumu istemiyorum" dediğim an sarışın olan da ayağa kalkıp yanıma geldiği sırada "Çok nazlısın güzelim hadi otur" dedi o an tek kurtuluşum oymuş gibi Akın'a baktığım sırada sanki beni duymuş gibi "Bırakın kızı da gitsin istemiyor işte zorluk çıkarmayın." dedi. "Sen karışma Akın eğleniyoruz işte daha de eğleneceğiz, o da kabul ederse" dedi o an o uzun saçlarını tutup yere yapıştırma isteği vardı ama işimin 3. gününden kovulmak istemiyordum.

Tekrar bana dönüp "Söyle bakalım güzellik seni işe kim aldı" dedi kolumu daha da sıkmaya başladığı an artık benim de bir sabrım vardı. "Sanane be!" diye çıkıştığım an beni tutup kendine çekmesi ile suratına yapıştırdığım tokatın sesi tüm kafede yankılandı. Artık herkes bize bakıyordu. Yine kurtarıcı meleğim:

"Deniz yeter abi bırak kızı artık." diyip hayvan gibi sıktığı kolumu elinden kurtarmıştı ama kolumun durumu içler acısı olduğu için Akın gelip koluma baktığında geri çekilip "Önemli bir şey değil, teşekkür ederim" dedim ve kafenin müşterilerden uzak bölümüne girdim.

Yağız hemen yanıma koşup "Elif kolun çok kötü morarmış buz koyalım gel" diye beni çekti fakat "Gerek yok!" diye ona çıkışmıştım evet çok yersizdi. Tüm öfkemi ondan çıkarmıştım resmen. Hali ile de kırılmıştı. "Özür dilerim Yağız sana öyle söylemek istemedim."

"Önemli değil canını sıktılar sanırım ama onlara bulaşma pek Selçuk Beyin oğlu kendisi adı da Deniz." dediğinde ağzım açık bir şekilde kala kalmıştım Selçuk Bey 3 gün önce beni işe alan adamdı ve o dünyalar iyisi adamın böyle bir oğlu olması.. " İmkansız" dedim, "Selçuk Bey çok iyi birisi ve bu dağdan inme ayının önde gideni, sapık herif" dediğim sırada  Selma abla içeriden Yağız'ı çağırdığı için mecburen gitmek zorunda kaldı. Yalnız kalmıştım ve ağlamak istediğim istiyordum fakat bir o kadar da ağlamamak için kendimi tutuyordum en sonunda dayanamayıp gözümden 1-2 yaş düştü..

******

Merhaba herkese. Umarım keyifli geçer şimdiden iyi okumalar.  :)

Heyecan ile diğer bölümleri beklemekten vazgeçmeyin.

İmkansızın ÖtesiHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin