2. Bölüm

21.8K 810 208
                                    


    Bugün pazar günüydü ve ben bugün biyolojik ailem ile yüzleşecektim. Akşam üstü gidecektim. O zamana kadar işlerimi yapacaktım.

Saat akşam üstüne yaklaşıyordu. Elime küçük bir çanta alıp içine DNA testi için hazırladığım saç telini koydum. Ve eğer bana ulaşmak isterlerse yani ilik nakli yapmayı kabul ederlerse diye onlara telefon numaramın olduğu bir kağıt hazırladım. Onu da içine koyduktan sonra evden çıktım. Taksi çağırmıştım. Taksinin gelmesi ile adresi söyledim ve taksiden indim.

Oha bunlar yalıda mı oturuyorlar? Neyse işine bak ve  canın için buradasın unutma. Kapıya şöyle bir baktım. Burada en az 10 tane koruma vardı. Yuh hiç kimse evinize girmeye çalışmaz sakin. Bende zekamı kullanıp evin arkasından girmeyi denedim. Ki işe yarayacak gibi duruyor. Burada bir duvar vardı. Ve bu duvarda ne bir kamera ne de bir koruma yoktu. İşte o an o arada ki taşlara tırmanarak girebilirim diye düşündüm. Uyguladım işe yaradı. Artık bahçedeydim. Şimdi açık cam veya kapı bulmam lazım. Aha buldum. Oha oraya nasıl tırmanıcağım ben?

Bunun üstesinden gelebilirim. Yapabilirim. Hadi kızım yürü be. O anlık gazla camın yanında bulunan taşlara tutunarak camdan içeri girdim. Girmemle ayağımı bir şeye çarpmam bir oldu. Elim ayağımda tek ayakla zıplamaya başladım. Harbi acıyor. Kim camın yanına böyle bir dekor koyar ki. Arkamı döndüğümde bana şaşkınlıkla bakan gözleri görmem bir oldu. 4 tane erkek genç ve biyolojik olarak annem,babam olan kişileri gördüm. Yemek masasında oturuyorlardı. Konuşmaya başlamam lazımdı. Hakkınızı helal edin!!

"Merhaba. Şimdi bu deli ne halt yiyor diyeceksiniz. Uzatmayacağım. Biyolojik olarak ailemsiniz. Ve bende Akut Lenfoblastik Lösemiyim. Bize ne gibi sorular aklınızdan geçiyorsa cevaplayayım. Allojenik nakil ile tedavi edilebiliyor. O yüzden iliğinize ihtiyacım var." Derin bir nefes aldım. Biraz fazla hızlı konuştum.

"Magazinciler evimize girmek için şimdi bu yolu mu deniyor? Ne komik. Güvenliği çağırın." Dedi kahverengi saçlı çocuk. Evet isimlerini bilmiyorum. Ama Velete sinir oldum. Defne sakin. Sakin. Sakin. Ne sakine be!

"Ciddi ciddi sorucağım mal mısın? Ben 5 dakika ne anlattım! Nerenle dinliyorsun beni? Hay am-" devamını getirmedim. Çünkü davarın teki ile uğraşamam.

"Neyse ne? Şimdi eğer bana inanmıyorsanız şuraya bıraktığım çanta bırakacağım onun içinde DNA testi yaptırırsınız diye saç örneğim var. Ayrıca telefon numaramda var. Eğer iliğinizi vermek isterseniz diye. Bu arada adım Defne." Dedim ve çantamdan küçük çantayı çıkardım. İleride sehpa gibi duran şeyin üstüne bıraktım. Bırakmamla iki el beni tuttu. "Hey ayağım var. Heralde çok meraklı değilim evinizde durmaya. Zaten çocuğunu yetimhanenin çöpüne atan birinden ne beklersin!" Dedim.

Adamlardan kolumu kurtardım. Geldiğim camdan geri gidecektim ki baya yüksek olduğu anladım. Korumaların yanına gidip "Çıkışı gösterirseniz daha iyi olur sanırım." Dedim. Masada ki herkese kal gelmişti. Bana laf atan çocuğa bile anlam verememiştim. Bunlar ben bırakmadı mı? Hiçbir şey demeden korumalar ile birlikte evden çıktım. Çok nazikler. Allah'ın belaları. Yolda yürüyüp taksi aradım. Taksi bulunca evimi tarif ettim.

Yamaç'tan

Defne eve geldiğinde her açıdan şaşırmamıza sebep oldu. Camdan girmesine mi? Kanser olmasına mı? Yaşadığına mı? Hiçbirimiz tek kelime edemiyorduk. Poyraz hepimizden önce kendine gelmiş ve Defne'ye laf atmıştı. Defne ona ağzının payını verince o da bizimle beraber şaşırmaya geri döndü. Korumalar onu götürmeye çalıştığında onlardan kurtulmuştu. Camdan tekrar geri inmeye karar vermişti ama yüksekliği görünce vazgeçmiş olmalı ki korumalardan ona çıkışı göstermelerini istedi. Ve gitti. Bir anda gözüm bıraktığı çantaya takıldı. Kendime geldim.

DeliHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin