seni özledim

1.3K 156 93
                                    


en son ki buluşmadan sonra neredeyse her hafta en az iki kere görüşüyordu jimin ve jungkook. ilk görüşmelerinden bu yana birbirlerine alışmış ve daha rahat hareket ediyorlardı.

fakat şu bir haftadır mesajlaşma dışında bir iletişim geçmemişti aralarında. jimin ve yoongi'nin vize haftaları başlamıştı. normal olarakta daha çok çalışmaya başlamış ve bu da ikilinin arasını oldukça açmıştı.

"taehyung. sana kaç kere söylemem gerekiyor. randevuları alırken müşterileri bekletmemek için işlerinin ne olduğunu sor diye!"

jungkook sinirle konuşmuştu giden müşteriye kapıyı kapatıp. müşteri bekletmeyi sevmezdi. randevusuz asla çalışmazdı. çalıştığı ortamda sessizlik isterdi. bunların herhangi biri olmadığında ise, asıl o zaman herkes tarafından anlatılan jeon'a dönüşüyordu.

"şey, sormayı unutmuşum sanırım bay jeon. benim hatam. özür dilerim. bir daha olmayacak."

jungkook zaten omegası ile uzun süredir ayrı kalmanın verdiği huzursuzluk ile oldukça sinirliydi. ellerini uzamış saçlarından geçirip derin bir nefes aldı. hızla taehyung'un masasına gelip randevu listesini kontrol etmişti göz ucuyla.

"çıkabilirsin. geri kalan işleri ben hallederim. iyice dinlen. bir daha hata istemiyorum kim taehyung."

taehyung kafa sallayıp hafifçe eğildi. eşyalarını alıp masasını toparladı ve kapıya doğru ilerledi. "iyi akşamlar bay jeon"

3 saat sonra

kalan işleri hızlıca halletmiş odasında birasını yudumlarken telefonu ile bakışıyordu. jimin'i görmek istiyordu. sadece kendisi de değil. alfası onu görmek ve kokusunu içine çekmek istiyordu. günlerdir içindeki alfa ile boğuşuyordu.

jimin'i arayıp görüşmek istediğini söyleyebilirdi fakat onu derslerinden alıkoymak ve düşük notlar almasına sebep olmak istemiyordu.

şimdi ise yine arayıp aramamak arasında gidip geliyordu. 5 dakika bile olsa görmek istiyordu. özlemişti.

dayanamayıp eline aldı telefonunu ve şeftali yazısının üstünde durdu. derin bir nefes alıp tıkladı. boğazını temizleyip karşı tarafın telefonu açmasını beklemeye başladı.

yaklaşık 3-4 çalıştan sonra telefonu yorgun sesi ile açmıştı jimin. "alo?" "jimin merhaba. benim jungkook."

jimin hafifçe kıkırdadı. "biliyorum kook. numaran kayıtlı." "ah evet doğru ya."

bir kaç saniye sessizce bekledi iki tarafta. jungkook daha fazla uzatmadan konuştu ardından. "ne yapıyorsun? müsait misin?" telefondan gelen kıpırdama sesleri ile yatağına uzandığını anladı jungkook jimin'in. "ders çalışıyordum ama ara verdim. senin için her zaman müsaitim kook-ah bunu biliyorsun."

jungkook gülümsedi. bunu başarmak, jungkooku tek bir laf ile gülümsetebilmek kolay değildi fakat park jimin bunu başarıyordu.

"biliyorum.. ben şey diyecektim. biraz zamanın varsa her zamanki buluştuğumuz parka gelebilir misin?"

jimin gülümsedi. jungkook'un onunla ilgilenmesi hoşuna gidiyordu. vize haftası boyunca mesaj atmasını veya aramasını beklemişti. o yüzden şuan oldukça memnundu. "hayırdır. kookie beni mi özledi?"

jungkook dudaklarını ısırıp elini saçlarına daldırarak güldü. jimin jungkook ile oynamayı iyi biliyordu. "bilmem, belki. minnie'nin özlediği kadar özlemiş olabilir."

"hmm.. o zaman oldukça özlemiş çünkü minnie onu çok mu çok özledi." iki tarafında gülüşleri birbirine karıştı. "bu geliyorum demek mi yani?"

Tattoo Artist And MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin