kalbimi saklamak için dünya çok güzel

1K 90 30
                                    

ben geldiim. iyi okumalar <3

"ciddi olamazsın?!" yoongi'nin söylediği şey yüzünden içtiği kahve boğazında kalmıştı taehyung'un "o kadar ciddiyim ki beni böyle göremezsin bir daha söyleyeyim." 

"ciddi ciddi jungkook ve jimin bildiğimiz randevuya çıkacaklar öyle mi?" yoongi kaçıncı baş sallayışıydı saymayı unutmuştu. daha önce bu ikili randevuya çıkmıştı tabiki, buluşup zaman geçiriyorlardı ama bunların hepsi anlık gelişen ve hazırlıksız yakalandıkları bir buluşma oluyordu. o yüzden bu biraz farklıydı ve şaşırılacak bir durumdu. özellikle jungkook'un biri ile date yapacak olması çok daha şaşırılacak bir durumdu.

"vay be bu günleri de mi görecektim.." yoongi kıkırdayıp mırıldanan sevgilisine yanaştı ve yanağına minik bir öpücük kondurdu. "aşk insanı değiştiriyor. buna her zaman inanıyordum. ve beni yine haksız çıkarmadı."

"aşk? emin misin?" "sen değil misin? aralarında öyle bir şey olacağı çok belli değil mi sevgilim?" gerçekten de öyleydi. birbirlerine çok nazik davranıyor, yan yana geldiklerinde gözlerinin içi gülüyordu. sürekli beraber vakit geçirmek istemeleri bütün her şeyin dışındaydı tabii.

"yani doğru diyorsun. inkâr edemem. jungkook'u ilk defa böyle görüyorum. normalde senin korktuğundan da beter bir kişiliğe sahip." 

1 hafta sonra 

"yoongi ben onu giymem. saçma sapan şeyler çıkarma dolabından." yoongi jimin'i duymayıp onun için güzel şeyler bulmaya çalışıyordu. "heey! kime diyorum. alt tarafı bir buluşma niye bu kadar abartıyorsun ki?" 

"alt tarafı bir buluşma mı?? bu sizin ilk resmi buluşmanız!" jimin oflayarak yoongi'ye baktı. "yani?" yoongi dolabı bırakıp jimin'in önüne gelip durdu? "sen beni salak mı zannettin? jungkook'tan hoşlandığını biliyorum gerizekalı." 

"ne? jungkooktan hoşlanmak? saçmalama yok öyle bir şey. biz sadece arkadaşız. çok komiksin bugün yoongi." yapmacık bir kahkaha attı ardından jimin. "aynen aynen kesin öyledir." 

"her ne olursa olsun ben kendi olduğum gibi gideceğim yoongi boşuna oralarda bir şey arama. giymem." 

"aman be ne halin varsa gör" yoongi dolabını kapatıp yatağına oturdu. "böyle bomboş git" göz devirip dil çıkardı jimin'e. "düğüne mi gidiyorum sanki seçtiğin takıma bak?!" elimde tuttu mor takımı yoongi'ye doğru uzattı.

"ben onu günlük hayatımda giyiyorum bir kere." "arkadaşlığımızı şu dakika şu saniye bitirmeye karar verdim. görüşmek üzere kendine iyi bak. bay bay." hızlıca elindeki takımı yüzüne fırlatıp odadan çıktı. derin bir nefes alıp bayan min'e iyi günler dileklerinde bulunup evden çıktı. bir nevi kaçtı da denilebilir. 

*

jimin her zamanki gibi bir pantolon ve tişört geçirdi üstüne. kendini böyle beğeniyordu. her ne kadar dile getirmese de jungkook'un da beğeneceğini biliyordu. çünkü öyle söylemişti. "böyle çok güzelsin şeftali. uyandığın ilk halini çok merak ediyorum. melek gibisindir."

aklına gelenlerle gülümserken yaptığı hafif makyajı bitirip küpelerini taktı. jungkook'un üstündeki etkisi büyüktü bunu inkar edemezdi.

küpelerini takmayı bitirdiğinde telefonu çalmaya başladı jimin'in. "Kookie" yazısını görünce gülümsedi ve telefonu açıp kulağına yasladı.

"şeftali hazır mısın?" "hazırım jungkookie." "umarım çok güzel olmamışsındır yoksa sana bakmaktan konuşamayabilirim." jimin'in yanaklarının kızarması 2 saniye almıştı. "kapatıyorum jungkook" karşıdan kıkırdama sesleri duyunca sırıtarak kapattı telefonu.

Tattoo Artist And MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin