gitme deyişlerimizden bellidir özlem

515 58 12
                                    

yine uzun bir aradan sonra merhabalar ve iyi okumalar ❤️

"sana çok önemli bir şey anlatmam gerek" birbirlerini gördükleri anda söyledikleri ilk şey buydu jimin ve yoongi'nin. "ilk önce sen başla" yoongi boş bulduğu bir banka oturup jimin'i dinlemeye başladı. "çok büyük bir şey değil tabi ama... azıcık ucundan öpüşmüş olabiliriz biz.."

"NE?" yoongi ses tonuna hakim olamayıp bağırınca bütün bahçedeki öğrencilerin gözleri ikiliye dönmüştü. jimin içinden küfür edip kafasına bir tane geçirmişti yoongi'nin. "gerizekalı ne bağırıyorsun?" "of bir an hakim olamadım kendime. bu söylediğinden sonra da çok normal değil mi sence de? ne demek öpüştük? sen ve jungkook? hani şu benim sevgilimin patronu olan?" jimin göz devirdi. "yoongi ben sana neden bu kadar çok göz deviriyorum hiç merak ettin mi?"

"ya bir susta cevap ver. sen ciddi misin ya?" jimin yutkundu ve kafa salladı. "ciddiyim. hemde çok ciddiyim. bir anda oldu ama güzel oldu." cümlenin sonlarına doğru hafifçe sırıttı şeftali. "inanamıyorum. tebrik mi edeyim anlamadım şuan." "tebrik edebileceğin bir şey yok ortada. tamam oldu ama net bir şey yok şuan aramızda bende bilmiyorum yani. hem daha onun üstüne hiç konuşmadık bile." "senin yazmanı beklediğine eminim. o adamda tam öyle bir tip var çünkü." 

jimin dudaklarını sarkıtıp omuz silkti. eğer öyle ise daha çok bekleyecekti çünkü jimin böyle şeylerde ilk adımı atan taraf asla olmazdı.

"tamam hadi sen anlat bakalım ne oldu?" yoongi konunun kendine dönmesi ile derin bir nefes verip boğazını temizledi. "şimdi sakin oluyorsun ve beni güzelce dinliyorsun ve her şeyin sonunda şimdilik bunlar aramızda kalıyor tamam mı?" jimin biraz tırssa da kafa sallayıp onayladı. "konu taehyung... o pek iyi değil jimin. dün ona ulaşamayınca çıldırdım. arka arka bin kere aradım açmayacak gibiydi ama en sonunda açtı ve sesi kelimenin tam anlamı ile bok gibiydi. nerede olduğunu sordum ve zorla söylettim. gittiğimde gördüğüm manzara da sesinden farksız değildi açıkçası. ne olduğunu anlatması için biraz zorladım ama asla söylemedi. yüzüne bile bakmama zar zor izin verdi biliyor musun. ona ne oluyor böyle bilmiyorum ve çok korkuyorum jimin. ne olursa olsun yanında olmak istiyorum ama o buna izin vermiyor. elini tutup yaşadığı her ne ise beraber atlatabiliriz diyorum ama gözleri bomboş bakıyor. sadece korkuyorum işte. hazır hissettiğimde söyleyeceğim diyor ama ben onu böyle görmek istemiyorum."

jimin duydukları ile şoka girerken ne söylemesi gerektiğini bilmiyordu. çok kısa bir süredir hayatındaydı taehyung ama çok iyi bir dost olmuştu ona. hep mutlu neşeli olan bir insanı bu şekilde duymak inandırıcı gelmemişti ona. "inanamıyorum... ne olmuş olabilir? ailesi ile ilgili bir sıkıntı çıkmıştır belki ona üzülüyor olamaz mı?" yoongi ellerini saçlarından geçirip ofladı. "bilmiyorum jimin. hiç bir şey bilmiyorum."

*

"günaydın" ağladığı için kısılan sesi ile mırıldandı taehyung. jungkook ses ile arkasını dönerken şaşırdı. taehyung her gün hem erkende gelir hem de çok enerjik olurdu. "günaydın?" adımlarını masaya doğru ilerletti. "geç kaldın taehyung. tam tamına 30 dakika." taehyung ellerini önünde birleştirip hafifçe eğildi. "özür dilerim bay jeon. bir daha olmayacak."

jungkook derin bir nefes alarak masanın karşısına geçti ve siyah deri koltuğa oturdu. "taehyung? sen iyi misin?" inandırıcı olmayan bir gülümseme sunup kafa salladı işleri ile ilgilenirken taehyung. "iyiyim bay jeon."

jungkook ne olduğunu anlamadığı için sinirlenmeye başlıyordu. taehyung'un elinde baktığı kağıdı alıp sertçe masaya bıraktı. "otur." taehyung göz temasından kaçınarak yavaşça koltuğuna oturdu ve bakışlarını kucağına indirdi. "seni çok iyi tanıdığımı biliyorsun değil mi? neredeyse elimde büyüğünü falan hatırlatmama da gerek var mı taehyung? seni senelerdir tanıyorum ve seni hiç bu şekilde görmemiştim. neler oluyor taehyung? bayan kim ile ilgili bir sıkıntı mı var yoksa?"

Tattoo Artist And MeHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin