Herkesin hayatında beyninin bir köşesini kapsayan, kollarını yapıştığı yere dolamış, artık bir bütün olmuş ve her daim kanamaya hazır bir anı, bir görüntü, bir cümle vardır. Bahsedilen bu yaralar genelde geceleri sever. Çünkü zihni meşgul eden tüm gündelik işlerin tıpkı bir metro istasyonundaki insanlar gibi amacına ulaşmak için gündüz orada olduklarını, gece ise mesailerinin bitip uğramadıklarını ve ıssız boşlukta istedikleri kadar yıkıcı olabileceklerini bilirler. Mutluluklar düşmanlarıdır, uzun süren planlar onların düşmanlarıdır, sevgi onların düşmanlarıdır.
Bilerek kanar ve damarların bu kanı kalbe taşıyarak orayı ağrıtmasını sağlar.
Anı, görüntü, cümle, her ne ise o irinli yapı, bulunduğu bedeni "insan" yapan gerekli ancak bir o kadar da lanetli olduğunun farkındadır.
Jungkook kendi zamanında, asla böyle bir şeyi zihninde barındırmadığını düşünüyordu.
Şimdiye kadar.
"İlk tanıştığımız güne dönebilseydik, senden nefret etmeyi tercih ederdim. Hem de her gün Jeon Jungkook!
Fakültesinin karşısındaki cafeden aldığı kahveyi karıştırırken bu cümle yankılandı kulaklarında. Gece değildi, ancak onu meşgul edecek, zihnindeki metro istasyonunda gelmek bilmeyen trenini bekleyen tek şey de bu cümleydi.
Taehyung'u özlüyordu.
2020'deki kavgalarından önceki Taehyung'un hatıraları sık sık aklına düşüyordu. Bunun için göz kapaklarını indirmesine gerek yoktu bile. Taşındıkları gece gözlerinin önüne geliyordu. Beraber gittikleri tatillerden anlar canlanıyordu yeniden. Gece kulübünde mor - yeşil ışıkların altında dans edişlerini tekrar yaşıyor, parmaklarını Taehyung'un beline sardığını hissediyordu adeta.
Şimdiki Taehyung onu ne zaman sevecekti? Ne zaman bu bahtsız kaderinden kurtulacaktı? Ne zaman normal bir güne uyanacaktı? Ne zaman kendi zamanına dönecekti?
Dün gece epey dolaşmış, biraz içmiş, saat iki buçuğa gelirken Taehyung'un dairesine ulaşmıştı. Ancak şifresini daha girmeden kapı açılmıştı. Taehyung uykusuz gözlerle ona bakmış, içeri buyur etmişti sessizce. Onun misafire yakışmayan bir hareketle geç kaldığı için hatta uykusundan ettiği için kızgın olacağını düşünmüştü. Ancak beklediğinin aksine Taehyung beyaz tişörtünün yakasından boynunu kaşıyarak ayakta duruyor, bir şeyler konuşmaya çekiniyor gibi görünüyordu.
"İyi misin?" demişti en son.
Jungkook kafa sallamakla yetinmişti.
Taehyung biraz mutfakta oyalanmış, birkaç kez ağzını açıp kapatmış ve en son odasına gitmişti. Jungkook ise kanepeye uzanmış, gözlerini koluyla kapayarak bir süre öylece durmuştu. Sonra su içmek için kalktığında ise şaşıracağı bir şeyle karşılaşmıştı. Taehyung tezgaha akşamdan kalmalığa iyi gelen bir ilaç ve not bırakmıştı.
"Sabah bunu içmeyi unutma. Uyanamazsan sorun değil, ben seni idare ederim."
-Kim Taehyung
Jungkook o nota uzunca bakmıştı. Ondan nefret eden Taehyung'un, onu düşünerek bıraktığı ilaca bakarken gözlerinin dolmasına engel olamamıştı. Taehyung şimdi karşısında olsa, gözlerinde parlayan öfkeyi ve tahammülsüzlüğü görürdü. Ama bu ilacı bırakmıştı işte. Gözlerinden yansımayan merhamet davranışlarına yansıyordu.
Şimdi kahvesinden çıkan dumanını izlerken bir şeyin daha ayırdına varmıştı. Jungkook sevgilisinin varlığını özlüyordu ama daha çok özlediği bir şey daha vardı. Taehyung'un ilgisi, onun üzerine titremesi ve gösterdiği şefkati özlüyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Lover Traveler | Taekook
FanfictionJungkook ve Taehyung, üç yıllık ilişkileri ilerlemesini durdurup monoton bir hal almış iki sevgilidir. Bir gece, ilişkilerinin gidişatını değiştirmek için girdikleri tartışma hiç beklenmedik bir çıkmaza girer ve nihayetinde laflarını birbirlerinden...