naber guzelliklerim
x x x
+1 408 XXX XXXX: nerede olduğunu sorabilir miyim??
liam: sen de kimsin?
+1 408 XXX XXXX: aptal piç
numaramı kaydetmedin mi
liam: hey bebeğiimmmm
sadece şakaydı
marketteyim geliyorum
+1 408 XXX XXXX adlı kişi theo olarak değiştirildi.
theo: kaydetmemişsin
profil fotoğrafın yeni düştü
şerefsiz
liam: unutmuşum 🥺
theo: kes sesini
liam: tamam :/
theo: hızlı gelir misin
klinikte tamamlayamadığımız
işi hallederiz ;)))liam: seni hiç bu kadar sapık düşünmemiştim
theo: ha düşünüyordun yani 🤪🤪
ıslak rüyalar falan dimi aşkım
liam: deli misin
theo: evet hem de sana
liam: evet bunu biliyordum
theo: siktir ordan
eğer 10 dakika içinde gelmezsen
liam: yine tehditler...
theo: çok açım ve seni yemek
zorunda kalırımliam: tamam bana uyar
😋👨❤️💋👨
theo: hadiii
"Nerede kaldın gerizekalı?"
"Bana neden sürekli aptal muamelesi yapıyorsun?" diye homurdandığımda mutfaktan gri eşofmanıyla -üstüne bir şey giymemişti- çıktı ve ağzımın açık kalmasına sebep oldu. Uzun saçlarının uçlarından vücuduna doğru düşen su damlacıkları onu yüz kat daha yakışıklı gösteriyordu.
"Niye öyle bakıyorsun?" Sırıtıyordu, eğlendiği belliydi. "Benim eşofmanım mı o?"
"Biraz küçük geldi ama mecburen giydim, kıyafetlerim leş gibiydi." diye beni cevaplarken mutfağa girmişti ve bende peşine takılmıştım.
"Eee, neler aldın?" diye küçük çocuklar gibi tezgaha bıraktığım poşetleri karıştırdı ve içinden bir çikolata çıkardı.
Açtığı çikolatayı iştahla yemeye başladığında canım çekti ve bir ısırık alıp alamayacağımı sordum.
Tezgaha ellerinden destek alarak yaslanırken "Gel ye." diye sırıttı ve yarısından fazlasını yediği çikolatayı paketinden sıyırıp dişlerinin arasına aldı.
Bende Theo gibi tezgaha yaslandım ve ona doğru uzanıp çikolatadan bir ısırık aldım ama o bırakmadı ve dudaklarımızı birleştirdi.
sexual tension between these two🤰🏽🤰🏽😩😩
Kısa bir öpücükten sonra geri çekilip gülümseyerek ağzındaki lokmayı çiğnedi ve annemlerin ne zaman geleceğini sordu.
"En az 3 hafta kalacaklarını söylediler ve daha gideli 3 gün oldu." dedim sandalyeye yerleşirken.
"Hımm..." diye yanıtladı beni. "3 hafta birlikteyiz yani?" Kafamı sallayıp onu onayladığımda çok sıkıldığını, evde durmak istemediğini söyledi ve dışarı çıkmayı önerdi.
Omuzlarımı silkerek benim için farketmediğini söylediğimde mekan önermemi rica etti. Bir süre düşündükten sonra "Lunapark!" diye heyecanla oturduğum sandalyeden kalktım.
"Oh, pekâlâ... Ne yapacağız ki orada?" diye sordu kaşlarını kaldırarak. "Ne demek ne yapacağız? Hiç mi lunaparka gitmedin?"
"Özür dilerim ailem beni lunaparka götürmediği için." diye yalandan güldü. "Ailen nerede ki?" diye sordum ama anında pişmanlık duygusu tüm vücuduma yayıldı. Sanırım bunu sormamalıydım.
"Bilmiyorum," dedi ve gözlerini kaçırdı. "Onları 10 yaşından sonra hiç görmedim. O yaştan sonra bir evde de büyümedim zaten."
"Keşke sormasaydım."
"Hey, sorun değil." diye gülümsedi, bana doğru gelip saçlarıma bir öpücük kondurdu ve kolunu omzuma atıp üst kata ilerledi.
"Gerçekten, lunaparkta ne yapacağız?"
"Dönme dolaba falan binebiliriz." diye yanıtladım onu odama girdiğimizde.
"Sen nasıl istersen." dedi yatağıma otururken ve dolabımdan onun için çıkardığım tişörtü kollarından geçirdi. Giymesini bekledikten sonra bacaklarının arasına girdim ve kollarımı boynuna doladım.
"İstemiyorsan gitmek zorunda değiliz."
Kafasını karnıma yaslayıp ellerini belime yerleştirerek "Neden gitmek istemeyeyim?" diye mırıldandı.
"Bilmem..."
"Gidelim, gidelim ama evde kalıp eğlenceli şeyler de yapabiliriz." Kafasını kaldırıp çenesini karnıma koydu ve bana gülümsedi. Ona dil çıkartarak kıkırdadım ve kollarından kurtulup tekrar dolabıma ilerledim.
Hava biraz soğuktu, sadece tişörtle çıkmasını istemediğimden bir sweatshirt aldım. "Üşümem ben, gerek yok." dedi tişörtünü giyerken.
"Hayır, hasta olursun."
Kafasını kaldırıp bana gözlerini kısarak baktı ve söylediğimin farkına vardım. "Tamam! Hasta olmazsın ama üşürsün."
"Üşümem Liam." dedi gülerek ve yatağın dibindeki ayakkabılarını ayağına geçirdi. Onun için çıkardığım sweatshirtü ben giydim ve dolabımın en alt rafından ayakkabılarımı aldım. O sırada aynı Converse'lere sahip olduğumuzu farketmiştim.
"Ihmm... Demek aynı ayakkabılar." dediğini duydum ve kafamı kaldırdım. Yüzüne her zamanki gülüşünü yerleştirerek bana bakıyordu.
"Evet!" diye heyecanla sırıttığımda aynı zamanda ona doğru ilerlemiş, beni yine kolunun altına almasına ve odadan çıkarmasına izin vermiştim.
of o kadar yorgunum ki
ŞİMDİ OKUDUĞUN
no sense | thiam
FanfictionTAMAMLANDI. it don't make sense unless i'm waking up here with you [texting.] ≠ cody allen christian / theodore karl raeken & dylan muse sprayberry / liam eugene dunbar fanfiction. #1 thiam | 06.06.21 #1 theoraeken | 21.05.21