0.7

1.1K 109 68
                                    

orospu liam benim aşkım theo'mun kalbini kırdığı için sinirliyiz

x x x

Ev sahibi Scott, sipariş ettiği pizzaları masaya koydu ve Lydia kutuları herkese dağıtmaya başladı.

"Size bir şey sorsam? Ama kızmayın."

Herkesin bakışları soru soran Liam'a döndü, benimkiler zaten her zamanki gibi ondaydı. Ona nasıl ve ne zaman bu kadar çok bağlandığımı bilmiyordum ama hiç sağlıklı değildi, gerçekten değildi.

Bana onun için kimse olmadığımı söylemesi elbette canımı yakmıştı ama bir yandan da haklıydı. Bana böyle biri yazsa yüksek ihtimalle küfür edip engellerdim, benimle konuşması bile mucizeydi aslında. Ve fake olan Theo'ya kimsesin demişti, bana değil.

Eğer yazan gerçek Theo olsaydı yine aynı şeyi söylerdi.

Kendi kendime kalbimi kırmayı başarmıştım. Belki de gerçekten böyle olurdu, onun için hiçbir şey ifade etmiyordum.

"Theo sen ne düşünüyorsun?"

"Ha?"

Kafamı kaldırıp Liam'a baktım. Dediklerinin tek kelimesini bile anlamamıştım çünkü dinlemiyordum.

Bunu anlamış gibi sorusunu yineledi. "Bana bir fake hesap yazıyor, kim olabileceği hakkında fikrin var mı?"

"Bilmiyorum." diye kestirip attığımda kaşlarını çattı. Biraz ters yapmış olabilirdim ama şerefsiz, hakediyordu.

"Pekâlâ..." gibi bir şeyler geveledi ve ağzındaki lokmayı yavaş yavaş çiğnemeye başladı. Her hareketinde ona daha fazla kapılıyordum, böyle olmaması gerekiyordu.

Hep yaptığım gibi pizzanın üstündeki salamları ayırıp kutuya bıraktım. Ama bir el uzandı ve onları aldı.

"Ne yapıyorsun?" diye sordum ayırdığım salamları yiyen Liam'a. "Yemiyorsun madem çöpe mi gitsin? Yiyorum işte."

Yemesi için ayırdığım salamları önündeki kutuya koydum ve bu her pizza diliminde devam etti. Ona her ne kadar kızgın olsam da sürekli gülümsememe engel olamıyordum.

Ondan gözlerimi ayırıp kafamı kaldırdığımda ise Mason ile bakışlarım kesişti. Bir bana bir Liam'a bakıyordu ve kaşları çatıktı. Ağzımdan kaçırdığım küfürle ona baktığımı görmemesini umdum ama büyük ihtimal görmüştü.

Bardağımdaki içecekten de son bir yudum aldım ve ellerimi sirkeleyip arkama yaslandım. Liam'a bakmamak için büyük bir savaş veriyordum fakat biraz zordu.

"Dışarı çıkalım mı?" Herkes Liam'a saatin geç olduğunu söylediğinde oflayarak telefonunu eline aldı.

Parmakları ekranda bir süre gezindikten sonra yanımdaki telefonuma bildirim geldiğini gördüm.

Liam'dan gelmişti ve mesajda 'Dışarı çıkalım mı?' yazıyordu. Bir süre sadece mesaja baktım, kabul edip etmemek arasında gidip gelsem de ona karşı koyamadım ve kabul ettim.

"Biz dışarı çıkıyoruz." dedi bana bakarak ve bu herkesin şaşırmasına neden oldu. "İkiniz mi?"

Mason'un iğneleyici bakışlarına karşılık gözlerimi kaçırdım. Liam ise sorarcasına "Evet?" dedi. "Saat 1'i geçti... Neyse, tamam."

Mason'a garip garip bakarken kapıya ilerledi ve bende peşinden gittim, bir süre sonra zaten herkes kendi hâlinde takılmaya başlamıştı.

•••

"Buraya beni öldürmek için getirmediğini umuyorum."

"Ciddi misin Liam?" Gözlerimi devirdiğim sırada "Senden beklenir." diyerek homurdandı. Fazlasıyla sinir bozucuydu.

"Yüzüne yumruğu yemek istemiyorsan kes sesini ve otur şuraya." dedim yere serdiğim yorganı göstererek.

Onu her zaman geldiğim göl kıyısına getirmiştim, burayı çok severdim ve onun da hoşlanacağını düşündüğüm için buraya gelmiştim.

"Bana yalan söylüyordun." diye mırıldandığında ona döndüm. "Ne?"

"Eşyalar kamp yaptığın için değildi, kalp atışlarını dinledim." Bu merakına gözlerimi devirirken o bana bir cevap arar gibi bakıyordu.

Arka koltuktaki eşyalarımı -yorgan,yastık ve kıyafetler- bagaja atmayı unutmuştum ve o da görmüştü, kamp yaptığıma dair bir yalan söylemiştim ama görünüşe göre inanmamıştı.

"Niye bu kadar meraklısın?"

"Bilmem, bana yalan söyleme nedenin ne?"

Yastığa tekrar kafamı koyduğumda bakışlarımı Liam'dan çekmiş, gökyüzüne çıkarmıştım. "Şu anlık bir evim yok, arabamda kalıyorum. Mutlu oldun mu?"

"Üzgünüm." diye mırıldanmış ve benim gibi uzanmıştı. "Ben değilim, sende olma."

"Nasıl bu kadar rahat olabiliyorsun?" Ona cevap vermek yerine yerimde biraz daha yayıldım ama o konuşmaya devam etti.

"Sıkıldım. Hadi biraz kendinden bahset."

"Ben kimseye kendimi anlatmam." Bakışlarım onu bulduğunda çoktan bana baktığını gördüm ama gözlerini devirerek kafasını başka yere çevirmişti.

"İyi."

"Ne o? Kızdın mı?" diye sormuştum, o da "Seni tanımak isteyen kim zaten?" diye dil çıkarmış ve kıkırdamama neden olmuştu.

5 yaşındaki çocuklar gibi davransa da itiraf etmeliyim ki bu hallerini seviyordum.

Onunla ilk kez böyle bir şey yapıyorduk, yani birlikte dışarı çıkmak da denilebilirdi. Bana 'kimsesin' demesi sürekli zihnimde dönüp dursa da hiçbir şey yapamazdım. Liam bana ne yaparsa yapsın, ne söylerse söylesin ağzımı açıp tek kelime söyleyemezdim çünkü onu herkesten ve her şeyden çok seviyordum.

Bu bir gerçekti. Her ne kadar kabullenmem uzun sürse de.

theo...
bu kadar aşık olmak zararlı yavrum...

no sense | thiamHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin