GÖKTUĞ'NUN AĞZINDAN
Daha önce hiçbir kadını bu kadar istememiştim.Ona dokunduğum zaman bütün hücrelerim onun için işliyordu.Beni ona çeken tam olarak tanımlayamadığım bir his vardı.Karşılık vermemesi beni deli ediyordu.Karşılık vermemesinin yanında tepkisizdi de.Ondan bu tepkisizliği beklemiyordum.En azından vurabilirdi.Dudaklarımın ıslandığını hissettim.Geri çekilip ona baktığımda ağladığını gördüm.O an kendime lanetler yağdırdım.Her ne kadar onu, zorla sahip olmakla tehdit etsem de onun rızası olmadan bunu yapamazdım.Pişman olmuş bir ifadeyle:
''Demek beni hiç istemiyorsun.'' dedim hüzünle karışık bir sitemle. Bana bakmadan sükuneti koruyordu.Sessiz olması daha çok canımı yakıyordu.
''Alya konuş lütfen!''
Duyuları gitmiş gibi hiçbir tepki vermeden öylece yere bakıyordu.Bir porselenmiş gibi kırılmamasına dikkat ederek yumuşakça bileğini kavradım.Diğer elimle de cebimdeki anahtarı çıkarıp kapıyı açtım.Alya'yı dışarı çıkardım ve arabaya bindirdim.Yol boyunca hiç konuşmadan sadece cama bakıyordu.Evine geldiğimizde arabayı durdurmamla Alya'nın inmesi bir oldu.Apartman kapısına doğru hızlı adımlarla yürümeye başladı.Onu durdurmak için hızlı davranarak indim ve önüne geçtim.
''Bir şey söyle Alya.'' dedim sesimi zorla çıkartarak.Alya bu sefer başını kaldırıp kırılmış gözleriyle bana baktı.Beklemediğim şekilde okkalı bir tokat attı ve apartman kapısından içeriye girdi.Sanırım Alya'dan yediğim bu 2. tokadı fazlasıyla haketmiştim.En azından bu tokat, tamamen sessiz kalmasından daha iyiydi.Onu incittim.Yüzüne nasıl bakacağım?
Eve geldiğimde anahtarımla içeri girdim.Yukarı çıkacaktım ki evde çalışan hizmetçilerden biri olan Derya Teyze'nin ''Hoşgeldiniz Küçük Bey'' dediğinde salonda oturan annem ,babam ve kız kardeşim'in bakışlarını bana çevirmeleriyle olduğum yerde kaldım.Sitemde bulunarak:
'Bana bir daha Küçük Bey deme Derya Teyze'' dedim.Küçük Bey denmesine gerçekten uyuz olurdum.Derya Teyze beni kızdırmak için inadına söylerdi.32 diş sırıtarak:
''50 yaşına da gelsen benim Küçük Beyimsin.''dedi.O sırada babam seslendi.''Göktuğ buraya gel!''
Sesinden de anlaşılacağı gibi sinirliydi.Yanlarına gittim.Babam Alara'ya yukarı çıkması gerektiğini işaret etti ve Alara yukarı çıktı.Babam sehpanın üzerindeki, içinde benim resimlerim olan dergiyi işaret etti.Daha sonra boğazını temizleyerek konuşmaya başladı:
''Sana model olmayı bırak demiştim.Bir kaç yıl sonra şirketin başına geçeceksin.'' Babam derginin sayfalarını hızlı çevirerek : ''Bu resimler ne böyle?!'' diye yüksek sesle sitemde bulundu.Evet yine başlıyoruz.
''Baba kaç kere söyleyeceğim şirketin başına geçmek istemediğimi? Ağabeyim zaten bu işi gayet istiyor.O idare edebilir.''
''Senin iyiliğin için söylüyorum aptal çocuk! İstesen de istemesen de o şirketin başına geçeceksin.Sen ve ağabeyin beraber yapacaksınız.'' dedi bağırarak.Babam bağırdıkça annemin nefes alışverişleri hızlanıyordu.Korkusu da giderek artıyordu.
''Annemin yanında bağırmaman gerekiyordu.'' dedim sesimi yükselterek.Annemde yüksek derecede tıp diliyle Anksiyete bozukluğu yani kaygı bozukluğu vardı.Yaklaşık 3 aydır tedavi görüyor.Öfkelenmek yanında bağırmak onun için iyi değildi.Babam sehpanın üstündeki dergiyi alarak parçalara ayırdı.Annem ''Yeter!'' diye bağırdı.Ardından ''Oğlumu rahat bırak!'' dedi sesini azaltarak.
''Sen karışma Görkem'' diye öfkeyle bağırdı anneme.Babam annemin korkusunu fark edince öfkesini yatıştırmaya çalıştı.Annemi kolundan tuttum ve üst kattaki odama çıkardım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Zorla Güzellik
Novela Juvenil'Bana bakmayı keser misin?'' dedim yüzüne bakmadan. ''Karşımda duruyorsun ve bakmamam gerektiğini söylüyorsun.Bu imkansız.'' ''Herkes bana çirkin gözüyle bakarken sen nasıl olur da bana bakmaktan zevk alabiliyorsun?'' ''Sende herkesin göremediği ve...