Sonunda ders bitmişti, hocanın isminin Wren olduğunu öğrenmiştim. Bide Justin erken çıkmıştı sınıftan. Çok öfkelendiği besbelliydi ama neden öfkelendi anlamamıştım. Ben onun nesiyim ki? Ben onun bir şeyi olsam bile o benim için bir hiçten başka bir şey değil. Umarım bir gün bunu anlar.
Dersin son 5 dakikasında her birimize bir kağıt verilmişti. Seçmeli dersimizi belirlememiz içindi. Üç seçenek vardı; Bilinmeyen Canlılar Bilimleri, Farklı Boyutlar Bilimleri ve Nadir Hastalıklar Bilimleri. Ben Bilinmeyen Canlıları seçmiştim. Vampir, kurt adam gibi bizim gibiler arasında bile çok az rastlanan canlılar hakkında bilgiler öğreneceğimiz bir dersti. Neyse işte.Şuanda koridorda yürüyorum. Hanna'yı koridorda görememiştim bu yüzden en alt kattan Bilinmeyen Canlılar kitabını okulun kitap reyonundan satın almış ve şu salak dersin salak sınıfını bulmaya çalışıyordum. Kenarda hoş görünümlü tatlı bir kız görünce ona sorabileceğimi düşündüm. Diğer tipler konuşmak isteyeceğim türden kişiler değillerdi. Anlarsınız. Kızın yanına gittim ve en masum bakışlarımı sergileyerek "Bilinmeyen Canlılar Bilimleri sınıfı nerede acaba biliyor musun?" diye sordum. "Ah, bende o sınıftayım. Beni takip et." Deyince onu takip etmeye başladım. "Cara" dedim ve elimi uzattım, oda elini uzatıp benimkini sıkarken "Spencer" dedi ve elini geri çekti. "Ee, Justin'in şanslı kızıymışız bakıyorum, doğrumu? Gerçi çoğu kişi bunu yalanlıyor, Justin esmerleri daha çok sever diyorlar ama bilemiyorum." Dediğinde biraz şaşırmıştım, bu kadar hızlı dedikodumun yayılacağını düşünmemiştim. Hadi ama, daha okulun ilk günü! "Justin'in şanslı kızıydı hatunuydu beni hiç ilgilendirmez, benim için o bir hiç ve daha ilerisi olmayacağına da emin olabilirsin." Diye cevapladım bende.
Koridorda yürürken nihayet sınıfa ulaşmıştık. Sınıfta kimsecikler olmadığı için istediğim yere oturmuştum. Spencer yanıma gelip 'Eğer yanın boşsa oturabilir miyim?' dedi. Ona karşı sıcak bir gülümseme oluşturmuştum yüzümde 'Tabi oturabilirsin' dedim. Kitaplarımızı seçtiğimiz sıralara bıraktıktan sonra sınıftan dışarı çıkıp koridorda yürümeye başladık.
Epeyce yürüyüp konuştuktan sonra Justin'in çetesiyle karşılaştık. Sırtını duvara dayamış olan Justin gözüyle Spencer ve beni işaret ederek arkadaşlarıyla gülmeye başlamıştı. Spencer'ın yüzüne baktığımda Justin'e alaycı bi bakış attığını gördüm. Şey der gibiydi bu bakış 'hıı sen çok bilyon'. Spencer kolunu koluma geçirerek beni beraberinde sürükledi. Yanlarından geçerken sadece önüne baktı, bende ona. Bu kadar umursamaz olmayı nasıl başarabiyordu bilmiyorum. Bir süre sonra bahçeye doğru gittiğimizi anladım. Bahçede gezerken okulun bir kantini olduğunu fark ettim. Yolumuzu kantine doğru çevirdim ve kantinin içine girdiğimizde bir su alıp kantinin karşısında duran banklardan birine oturduk.
Spencer ona verdiğim suyu içip masaya bıraktıktan sonra "Justin neden bize bakıp güldü?" diye sordum. Oda gülüp "Ciddimisin? Onlar kendi aralarında her gün ayrı bir kişi hakkında ayrı salak bir espiri yapar" dedi. Gülümsedim, ama biraz garipsemiştim. Daha önce düzenli bir şekilde hiç okula gitmediğim için şu popülarite işlerinden de hiç anlamamıştım. "Ah, haklısın. Sadece bir an daha önceden onunla aranda özel bir şey olmuş gibi bir düşünceye kapıldım ama boşver gitsin" dedim. İlk başta anlayamadığım bir sebepten dolayı yüzü asıldı ve derin düşüncelere daldı. Bir an ağlıyacak gibi bile olduğunu sandım ama hemen ardından kafasını silkeleyip bana kocaman bir gülücük gönderdi. Acı bir gerçekle yüzleşmiş gibiydi, ama tabi insanlar konusunda berbatımdır, bu yüzden bu salak düşüncem üstünde fazla durmadım. Hayatımda hiç doğru dürüst dışarı çıkamadığım için hiç arkadaşım da olmamıştı bu yüzden şu anda Spencer'la olan konuşmamı nasıl devam ettirebileceğim hakkındada en ufak bir fikrim yoktu, bu yüzden ona içimden geldiği gibi davranmaya çalışacaktım, bence bu gayet iyi bir başlangıçtı sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Going BAD
RomanceBunlar benim için çok mu fazlaydı? Hayır, bu benim hayatım, böyle olmaması gerektiğini biliyorum ama hayat olması gerektiği gibi değildir, olduğu gibidir. Ve bende bunu kabullenmek zorundayım. Ama kaç yıldır, ben uyuyor muydum ki bu olanları göreme...