2 gündür hiçbirimizin ağzına bir lokma yemek bile girmiyordu.Birşey bulursak hemen Lori'ye yediriyoduk.Bulabildiğimiz tek şeyde zaten suydu.Ormanda ilerliyoduk.Toprağı kazmaya başladım.Bir tane solucan buldum.Onu çiçi ağzıma attım.Sara ve Nina bana irenerek bakıyorlardı.Bende onları takmayıp yoluma devam ettim.Yolda araba bulduk.İçinde yiyecek aradım ama hiçbirşey bulamadım.Yola araba ile devam ettik.Bazen çiftlikteki günlerimi hatırlıyordum.Tüm bunlar patlak verdikten sonra onlarla birlikte yaşamaya başladığımda hayatım birazda olsa normal olmuştu.Kendime ait bir odam arkadaşlarım bana baba gibi davranan bir arkadaşım vardı.Aç olduğumda yiyecek bulabiliyordum.En iyisi ise güvendeydim.Ama herşeyin olduğu gibi bununda sonu vardı.Önemli olan mutlu son.Ama bu durumda kimse mutlu olamıyo.Mutlu olmak için hicbir neden bulamıyordum.Ama tanrıya şükür etmeliydim.Babamı buldum,üveyde olsa kardeşime kavuştum ve ölmedim.Hayatta kaldım.İşte bunun için şükür etmeliyim.Bunları düşünürke uyuya kalmışım ve burnuma bir koku geldi.Gözümü açtığım zaman babam bir nehir kıyısında balık pişiriyordu.Herkesin gözü gülüyordu.Lori'nin bile.Balıkları yedik ve o gece orda kalmaya karar verdik.Babam nöbet tutucaktı.
Sabah tekrar yolculuğa çıktık.Ama bu sefer yürüyerek gittik benzinimiz azaldığı için.Yürürken bir ev gördük ve e in önünde büyük çukurlar vardı.İçinde de zombiler vardı.Evin pencerisinden kızıl saçlı bir kız ağlayarak bize bakıyordu.Kapı gıcırdadı.Kapıdan 6-7 kişi silahlarıyla geldi.Bize döndüler ve
-Silahlarınızı indirin yoksa sizi öldürürüz