τρία

16 2 0
                                    

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yeni bölümle sizlerleyim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yeni bölümle sizlerleyim. 

Lafı hiç dolandırmadan bölüme giriyorum,

İyi okumalar.

Başlama saatinizi buraya..

Yıldızlamayı unutmayın biziii

Medya: Thomas (yerim ki) 


*

Alisha'nın söylediklerinden sonra arabayı eve sürmüştüm ve karakolu arayıp gelmeyeceğimi söylemiştim. Alex başta endişelenmişti ama sonrasında onu yatıştırmıştım. Neden diye  sorup durmuştu ben de Max'in harika bir iş teklifi aldığını ve bir an önce gitmemiz gerektiğini söylemiştim. Karakola uğrayıp istifamı vermeliydim. Sonradan gidip silahımı ve rozetimi teslim etmem gerekiyordu. Eve gelene kadar tek bir kelime daha konuşmamıştık. Eve geldiğimiz de ise Max çok şaşırmıştı ama bir şey dememişti. Şuan ise koltuklarda oturmuş bekliyorduk. Ben dilimi yutmuş gibiydim. Konuşamıyordum. İstemiyordum da. 

"Bak Emery, yaşadıkların çok kolay şeyler değil biliyorum. İnan senin dışında bu tepkiyi çok verenler oldu. Bazıları hemen inandı bazıları da senin gibi inkar etti. Hala da edenler var. Sen de farkındasın burada yaşayamazsın, burayı bırakamıyorsun ama daha fazla böyle devam edemezsin. Bugün başına bir şey gelmedi ama gelmeyeceği anlamına gelmez. Bir tek sana da değil sevdiklerine de zarar verirler. Yerini çoktan bulmuşlar. Onlar harekete geçmeden bizim geçmemiz lazım. Biz sana zaman tanıdık ve elimizden geldiğince yardım ettik ama artık bizi dinlemeli ve bizimle gelmelisin." 

"Siniz." Başımı yerden kaldırıp ona baktığımda bana anlamamış gibi bakıyordu. "Max'i asla yalnız bırakamam. Tehlikede olur." Zack anlayışla gülümsedi. 

"Onu zaten burada bırakmayacağız ki, o da tehlikede en az senin kadar. O da bizimle Kanada'ya gelecek. Sadece kampta bulunmayacak. Kampın yakınında bir köy var. Bu zamana kadar ki tüm tanrı çocukların ailesi, bizim gibi elçilerin ve tanrı yardımcıları için inşa edilmiş bir köy. Köy büyü ile korunuyor. Orada yaşayabilir. En azında tehlike geçene kadar." Max'e döndüğümde omuz silkmişti. Ona uyardı. 

"Peki kampa geldiğimde ne yapacağım? Ömrüm boyunca orada mı yaşayacağım?" Alisha kafasını hayır anlamında sağa sola salladı. "Sadece savaş bitene kadar. İstersen bittikten sonra da kalmaya devam edebilirsin tabi. Orası sizin gibiler için ama kalmak istemezsen gitmekte özgürsün. Birde kendini koruyabilecek kadar güçlü olman lazım." Sanırım onlara karşı ilk defa şuan gülmüştüm çünkü kendini korumaktan bahsediyordu. Bana.

Princess of the Underworld (OLYMPOS SERİSİ 1 )Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin