1. Bölüm

2.2K 85 186
                                    

Herkese merhaba. Umarım kitabımı beğenirsiniz. Yorum yapmayı ve oy vermeyi unutmayın.

Şakağımdaki kansa o benim gülüşüm dür, Namert sürünmek tense erkekçe ölüşümdür.

Bahar Yıldırım

Herkesin hayalinde bir meslek vardır. Bu meslek ya zamanla değişir yada hep aynı kalır.  Benim hayalimdeki meslek asla değişmedi. Şimdi hayalimdeki mesleği yapmaya gidiyorum.

Aslında iki mesleğim var ama benim için hep bir tane oldu o da askerlik. Evet hep hayalini kurduğum o bordo bereyi şimdi takıcam.

Aslında iki meslek yapmamın bir çok sebebi var ama en önemlisi annem oldu. Anneme asker olmaya karar verdiğimi söyleyince tahmin edin ne yaptı.

Kızdı,bağırdı, çağırdı diye tahmin etiyseniz benim gibi yanıldınız. Oklavayla kovaladı.

Annemi ikna edemeyince bende mecburen başka bir meslek seçtim ama hep bi yanım eksik gibiydi. En son dayanamayıp tekrar sınava girmeye karar verdim. Tabi sınava girmeye karar verdiğimi anneme söylemedim sadece babam ve abime söyledim. Onlar zaten ilk asker olmaya karar verdiğimde bile bana destek olmuşlardı.

Abim polis özel harekat. Babam ve annemde doktor. Annemde benim kendisi gibi döktür olmamı istedi. Ama doktorluk bana göre değil.

Sınava girip kazandığında diğer okulumu bırakmak istemedim nede olsa yarışı bitmişti bu yüzden iki okulu birden idare etmeye karar verdim.

Anneme ise okula kaydımı yaptıktan sonra söyledim. Tabi bana iki hafta küstü ama yinede sonra oda kabullendi.

Otobüsten inip bir taksi çağırdım. Nurdan doğru karargaha gitmem lazım. Taksi gelince öne oturdum. Ben oturunca arkadan birisi ağzımı  bir bezle kapatı. Gerisi koskocaman bir karanlık.

Turan Öztürk

Albay karayel timini toplantı odasına çağırdı. Toplantı odasına gidip albaya baş selamı verdik.

Albay: Oturun.

Hepimiz yerimize oturduk.

Albay: Bu gün buraya gelecek olsan teğmenimizin teröristler tarafından kaçırıldığını öğrendik. Gidin ve teğmenimizi o şerefsilerin elinden kurtarın.

Karayel: Emredersiniz komutanım.

Bahar Yıldırım

Kendime geldiğimde bir depoda ellerim ve ayaklarım bağlı bir sandalyede oturuyordum. Deponun kapısı açıldı ve içeri 3 adam girdi.

Şerefsiz 1: Bakıyorum da uyanmışsın.

"Sen kimsin?"

Şerefsiz1: Ben Miro. Sende yeni gelecek olan teğmen olmalısın.

" Evet benim beğenemedin mı?"

Miro: Ne yalan söylüyor beğenmedim. Siz kızlar evinizde oturup temizlik felan yapsanıza.

" Biz Türk kadınıyız ev temizlemsini de  sizin gibi mikropları temizlemsini de iybiliriz."

Miro: Ah siz Türkler bu özgüveninize bayılıyorum.

"En azından bizde özgüven var. Siz neyimize güvenip bize düşman oluyorsunuz. Size bir tasfiye gidin kendinize başka düşman seçin en azından arada bir zafer kazanırsınız."

Miro: Ben zaferimi kazandım bak bir Türk askerinin kaçırdım.

"Acıyorum size küçük zaferlerle bile sevinebilecek kadar zavallısınız."

Miro: O kadar küçümseme bence çünkü diğer askerler seni kurtarmaya gelince nurdan hiçbiri sağ çıkmayacak.

"O nasıl olacakmış?"

Miro: Adamların hepsini tek tek öldürecek.

"Güzel hayalmiş."

Miro: Görüceğiz bakalım hayal mi? Gerçek mi?

Dışardan silah sesleri gelmeye başladı. Bı an önce bu iplerden kurtulmam lazım. Ellerindeki den parmağımı çıkartıp kurtulurum. Ama ayaklarımı farketirmeden çözmek zor. Tam ayaklarımı çözecekken Miro fark etti.

Miro: Sen ellerini nasıl çözdün? 

Silahını bana doğrultup bir el ateş etti sonrada kaçtı. Sanırım benim hayallerimde buraya kadarmış. Olsun nede olsa şehitlik makamına erme şansım oldu.

TÜRK ASKERİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin