Bölüm 4: Ölü Bedenlerin Yuvası.

32 8 0
                                    

🎶 Kendimden Hallice - Sakince Yoruldum
🎶 Çağan Şengül & Yasir Miy - Kördüğüm

.

Bazen büyümüş olmak bile gözleriniz incilerle dolmasını önleyemez. Ağlamamak için arkasına saklanacağınız nedenler yetersizdir.  Yara sizsinizdir ve yaraların gerçeklikleriyle buluştuğunuzda içinize sığmaz, taşmak üzere olanlar. Ruhunuzda kimliksiz bir intihar gerçekleşir, canınızın acıdığını hissedersiniz ama artık hiçbir şey, acılarınızın arkasına sığınmak için yeterli gelmez. Büyümüş olmak ya da çocuk olmamak. Önemli değildir o saatten sonra. Sonuç siz iseniz eğer, neden de siz olursunuz. Doğruluğunu tartacak gücünüz yoktur çünkü ölü bedenlerle savaşmak için fazla yorgunsunuzdur. Ve tam bu noktada, tutunabileceğiniz hiçbir dal yoksa tükenirsiniz.

Hislerimi kelimelere dökemiyordum. O kadar farklı hissediyordum ki bunun kelimelerle karşılığı var mı, bilmiyordum. Daha önce varlığından haberdar olmadığım duygular, kaybolmuş ruhumu bana ulaştırmaya çalışıyormuş gibiydi, bunu sezebiliyordum.

Bir süre daha elimdeki resmi inceledim. Onların, benim gözümdeki yansımasını gördüm; benim, Arel'in gözündeki yansımamı gördüm. Bu his tamamen farklıydı. Varlığını yitirdiğim kalbim acıyordu, yaralarımın dışında direnebileceğim bir şeylerin varlığıyla çırpınıyordu.

Yavaşça katladım resmi, dışarıdan gözükmeyecek şekilde. Hem ıssız hem de kalabalık hissediyordum. Fazlaydı; şu an duyumsadığım her şey, katlanabileceklerimden fazlaydı. Farklılık ise ağırdı; ödediğim tüm bedellerden, karşılayabileceğim tüm yüklerden.

Nasıl teşekkür edebileceğimi ayrımsayamadım, buna gerek olup olmadığını bilmiyordum. Hayat, bana felaket getiren her şeyi öğretmiş olabilirdi fakat nasıl teşekkür edileceğini hiçbir zaman öğretmemişti. Ondandı, bu endişem. Bilmezdim ben; doğruluk sağlayan hislerin değerini.

Dudaklarımı aralamak isterken onun kristal mavileri bana engel oldu. O, tebessüm ediyordu, ben ise gülümsüyordum. Dudaklarımın arasındaki mesafede yatan onlarca yara vardı. Ne onlar anlıyordu, ne ben anlatıyordum. Omuzlarımı çökerten bir hüzün, toprağa doğru sürüklüyordu beni. Yine de gülümsüyordum, bir nedeni yoktu. Yalnızca iyi bir sihirbazdım o an, kendi zihnimin içinde. Yaptığım tek şey, kandırmaktı; kendimi kandırmak.

Arel bana mutluluk değil, geçici bir huzur armağan etmişti.

Bu beni üzdü, öyle ki; dikenli tellerle ördüğüm sınırlarımı bozguna uğratacak, beni gülümsetebilecek kadar... Gözlerimle teşekkür ettim ona ya da teşekkür ettiğimi sandım. Yapabileceğim tek şey buymuş gibiydi, eksik kaldığım tek şey gibi.

"Gülümsüyorsun," diye fısıldadı, kulaklarıma ilişen en melodik sesiyle üzerime doğru eğilerek. "Gülümsüyorsun ama sırtımı döndüğümde ağlayacak gibisin."

O kadar beklenmedikti ki dudaklarının okşadığı kelimeler, uzun bir süre gülümsediğimin yeni farkına varıyordum. Bana dair her şey yadırgıyordu, dudaklarımın süslediği kıvrımı. Ruhumun bedenimden sıyrıldığını hissediyordum. Etki ve tepkiler; benden mesafelerce uzakta ve bana ait değildi.

Kimsenin sesi çıkmıyordu, herkes kilitlenmiş gibiydi; onu duymadıklarını biliyordum fakat onu duymuş gibi davranıyorlardı. Gözlerimi tekrar kristalimsi mavilerle buluşturduğumda bu yaptığının bir önemi yokmuş gibi kafasını salladı ve diğerleriyle birlikte sessizce uzaklaştı. Arkalarında kaldım ama ağlamadım.

Kısa bir süre sonra kendime geldiğimde okuldan çıkıp deniz kenarına yürümeye başladım, buna ihtiyacım olduğunu hissediyordum.

Duyularımdan ruhuma haykıran şarkı, beni gerçeklikle buluşturuyordu. Olması gereken bu değildi, hiçbir zaman olmamıştı. Düzenime sonradan davet edilen her insan farklı bir tehlikeydi. Karşılaştığım her ince davranış farklı bir açığın temeliydi.

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Sep 14, 2021 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

BİR KABUSUN FİNALİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin