K.İ.Ö (40 KİŞİ)

6.3K 76 12
                                    

Abidin Kabakulak

Bu durumda bile söylenmeyi başarabiliyordum. Hemen silkinip kendime gelmem gerekiyordu yoksa bu kargaşada ölebilirdim ve acilen durumu toparlamam lazımdı. Kafama şaplağı geçiren Ali'ye ve diğerlerine yüksek sesle çıkıştım ve ağzımdan korku ve endişeyle o kelimeler dökülüverdi.

"Arkadaşlar ayıpsınız ben kim size kopya vermemek kim? Vericem tabi ben derste o nah size kopya bölümünü bir hışımla söyleyiverdim. Normalde küfür bile etmem bilmiyor musunuz sanki?"

Ali hemen araya girdi

"Tabii bilmez miyiz? Abidin arkadaşımız yola geldi arladaşlar. Gömleğin için kusura bakma Abidin biraz yırtılma olmuş ama anneciğin halleder."

Diyerek tayfasıyla birlikte sınıftan ayrıldılar. Bu kadar kişiye kopya nasıl verecektim? Çok büyük bir sorumluluğun altına girmiştim. 34 kişilik çalışmam gerekiyordu. Sanırım süper zekâm iflas edebilirdi çünkü daha Cüneyt'in ödevleri vardı. Allah'ım yardım et.

***

Sonunda çıkış zili çalmıştı. Çantamı toparlayıp sınıftan ayrıldım. Bu günlük aksiyon bana yeterince fazlaydı zaten. İlk defa eve gitmeyi bu kadar çok istiyordum derken apartmanın önüne gelmiştim. Biraz şaşırmıştım. Acaba bunun o sarışın Selena ile bir ilgisi var mı diye düşünürken, evimizin az ilerisinde bulunan çöp kovasının içinden siyah bir kedinin fırlamasıyla, hayatın Selena ne alaka geri zekalı! diye çemkirişiydi sanırım.

Gömleğim yırtık, inek yalamış saçlarım dağınık ve sanırsam ağzım büyümüştü. 40 numara ayak ağzıma girince normaldir derken anahtarı deliğe sokup kapıyı yavaşça araladım. İçeriye girdim. Annem televizyonun önünde ağlıyordu. Hemen koşarak yanına gittim ve izlediği şeye baktıktan sonra hemen izleyesim geldi. En sevdiğimdi. Esra Erol'la Evlen Benimle. Köşedeki kanepeye oturup izlemeye koyuldum. Annem de ağlamayı kesip beni süzdü. Sanırsam şuan daha büyük bir sorunumuz vardı. Üstümün vahim hali. Annem hemen soru yağmuruna tutmaya başladı.

"Abidin! Üstünün başının hali ne öyle len ben onları sen yırt kırıştır diye mi dürüyorum sıpa!"

Anneme hem kuyul hemde bu işten kurtulacak bir yalan uydurmam gerekiyordu derken şunları söyleyiverdim.

"Anneeğ 10 kişilerdi. Vallaha 10 kişilerdi. Ama sen benim böyle hırpalanmış görüntüme bakma. Onlardan dokuzunu hastanelik ettim anne!"

Nediyorum ben ya? Yalan dedik yalan! Dogrusu zaten 10 kişilerdi. Hemen düzelttim.

"Yok yok 40 kişilerdi anneğ"

"Nediyon abidin lan kim 40 kişiydi?"

"Bak anneğ sana olayı özet geçeyim yolda yürüyordu senin bu serseri oğlun birden karşıma 40 kişi çıkt.. "

Annem cümlemin ve konsantremin içine ederek araya girdi.

"Saydın mı oğlum?"

Ahh annem çalışmadığım yerden sormuştu. "Evet." diyerek geçiştirdim bu soruyu ve hemen araya matematiği katarak çılgın zekâm'a içerde halay çekme fırsatı vererek cümleme devam ettim.

"Nerde kalmıştım? Heh! İşte birden karşıma 40 kişi çıktı hayırdır olum size dedim. Beni tehtid ettiler anneğ. Test kitabını vermezsem beni dövüceklerdi. Bende vermedim ama dayakta fazla yemedim yani. Kavga ettik anne dar sokakta. 40 kişiye saldırdım vurdum vurdum saymadım. Yumruk yedim durmadım. Yere düştüm saymadım. Tek başıma savaştım. Hepsini yerden topladım."

Ben bile yalanıma inanmıştım. Ah ne kadar kıvrak zekâlıydım. Vakkas Kabakulak'ın oğlu olmak bunu gerektirirdi zaten. Derken annem gözleri büyümüş bir şekilde bana baktı ve şöyle söyledi.

"Aferin abidinim birazda anan için vuraydın!"

"Vurdum anneğ vurdum korkup kaçtılar hemen sonra peşlerinden koştum hoşt dedim ağlayarak kaçtılar."

Yavaş be abidin diyerek iç sesim araya girip ortalığın ağzına etti. Ne güzel sallıyordum. Neyse iykide girdi, biraz daha uydurursam Hulk'un çakması olucaktım. Ama bunun için yeşil olmam gerekiyordu. Biz ailecek beyazdık. Neyse yine konudan sapmıştık, anneme "Üstümü değişicem." diyerek odama koştum. Kapıyı kapatmamla bir rahatlama hissettim. Neydi bu günkü aksiyon be! Narin bedenime ve kıvrak zekâma fazlaydı derken dolabımdan pijamalarımı çıkardım. Babam her an eve gelebilirdi. Aklıma bir şeyin helmesiyle olduğum yerde donakaldım. Allah'ım ben şuan 15 dakikamı boş geçirmiştim! Allah'ım test çözmem gerekiyordu ve o denklem sorusunun cevabını bulmam gerekiyordu! Kafayı yememe ramak kalmışken 5 kiloluk çantamın içinden çıkardığım test kitabına yoğunlaştım.

Problem üzerinde karalamalar yapıyordum ve 4. denememde bulmuştum. Allah'ım bulmuştum! Bağrıp çığlık atıyordum ve bir yandan da tükürük saçıyordum tıpkı bir vahşi lama gibi. Birden kendimi ayakta halay çekerken buldum. Bir pullu mendilim eksikti neredeyse. Onu da annemin oklavası tamamladı zaten. İçeriye bir hışımla giren annemin yüzünde korku ve telaştan başka birşey göremedim. Kızgın boğalar gibi bakıyordu. Bağırarak konuşmaya başladı.

"Sıçtımın çocu ne bağrıyon hayvan gibi birşey oldu zannettim ödüm bokuma karıştı!"

İşte annem beni bu kadar çok sever.

"Yok birşey anne sen çık ben geliyorum."

Annem kötü kötü bakarak odamın kapısını sert bir şekilde kapatarak çıktı. Zil çalıyordu, kesin babamdı. Direk kapıya koştum. Babamı seviyordum ama çizgili pijamalarını ve ter kokan atleti hariç tabiki. Onlar olmasa ve kel kafası olmasa iyi adam aslında. Koşarak kapıyı açtım ve babamın yanındaki tıpkı Samara'ya benzeyen yaratığa baktım. Surat ifadem değişerek yerini merak ve endişeye bırakmıştı.

***

Arkadaşlar vote ve yorum yapmayı unutmayın. Seviliyorsunuz.

Kendisi İnek ÖğrenciHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin