"Geç kalmadık değil mi?"
"Kalmadık, senin saate bakmak diye bir kavramın yok mu Deku? Bana soracağına saate bak!"
"Biran boşluğuma geldi affedersin."
Midoriya çantasını sırasına bıraktı. Çantasından gerekli eşyalarını sırasının üstüne yerleştirirken, sınıfa kendi sınıflarından olmayan bir kaç öğrenci girdi. Öğrencilerden birisi Bakugou'nun kolundan tutup, onu dışarı çıkardı. Midoriya şüphelenmişti. Bakugou'yu götürenleri takip etmeye karar verdi.
Okulun arkasına geldiklerinde Midoriya duvarın arkasına gizlendi. Bakugou ve yanındakilerin konuşmalarını duymaya çalışıyordu.
"Gelip gelip bize sataşıyorsun, niye kaşınıyorsun oğlum sen?"
"Ben bulaşmıyorum, siz bulaşıyorsunuz. Ben de size gerektiği gibi cevap veriyorum."
Bakugou'nun karşısındaki kişi yumruğunu savurmuştu. Bakugou onun yumruğunu tutup engellemişti.
"Şansınızı fazla zorlamayın." dedi ve önündeki çocuğu iterek ordan ayrıldı. Midoriya olaylara şahit olmuştu, ama pek bir şey anlamamıştı konudan. En iyisi karışmamak diye geçirdi içinden.
Okul çıkışı eve yürürken hiç konuşmadılar. Akşam yemek yerken de çıt çıkmamıştı. İkisi de oturma odasında otururken, Bakugou'nun su içmeye gittiği sırada Midoriya Bakugou'nun telefonunun ekranına düşen bildirimi görünce öksürmeye başladı.
Bir tehtid mesajıydı. Ayrıca mesajın altına da bir adres bırakılmıştı. O daha fazla mesajı inceleyemeden Bakugou içeri girdi ve telefonunu eline aldı.
Mesajı görünce yüz sinir ile korku arası karışık bir ifade almıştı. Odasına gidip ceketini üstüne geçirdi, "Benim biraz işim var." diyip çıktı evden.
Midoriya mesaj yüzünden anlamıştı. Bakugou çıktıktan sonra hemen arkasından ceketini alıp o da fırlamıştı. "Kacchan! Mesajı gördüm! Hiç iyi bir fikir değil oraya gitmek!"
Bakugou Midoriya'ya peşinden gelmemesini söylüyordu. Ama Midoriya dinlemiyordu. En son Bakugou koşmaya başladığında Midoriya onun izini kaybetmişti.
"Lanet olsun be!" dedi. Bakugou için endişeleniyordu. Aklına kötü kötü senaryolar geliyordu.
Midoriya'ya birisi ona seslendiğinde, arkasına döndü. Arkasındaki bir kaç kişi bu sabah Bakugou'yu okulun arkasına götürüp fırça atan elemanlardı. Ellerindeki bıçağı görünce yutkundu Midoriya.
"Sen o sarışın veletin arkadaşısın."
Midoriya korkudan hiç bir şey söyleyemiyordu. Sonra nasıl olduysa arkasına bakmadan koşmaya başladı. Elinde bıçaklı olan kişiler de onun arkasından koşuyordu.
"Lanet olsun lanet olsun! Kacchan sen neye bulaştın böyle?!"
Midoriya ıssız karanlık sokaklara girmişti. Nerde olduğundan habersiz koşuyordu sadece. Yine dar bir sokağın yanından geçerken birden birisi onu dar sokağa çekmiş, duvara yapıştırmıştı. Kafasındaki kapşondan dolayı seçemiyordu Midoriya o kişinin yüzünü.
Kendisini duvara yapıştıran kişi Midoriya'nın peşine takılan bıçaklıların geldiğini farkettiği anda, Midoriya'nın yüzüne eğilmiş ve dudaklarını Midoriya'nın dudaklarına bastırmıştı.
Midoriya o zaman farketmişti onun arkadaşı olduğunu.
Bıçaklı elemanlar onları öyle görünce kim olduklarını anlayamamış, özür dileyerek ordan ayrılmışlardı.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Elimi Uzatıyorum, Ulaşamıyorum... {BakuDeku} ✔
RandomKacchan... Sen bana hep vurdun, bana hep kızdın, bana hakaret ettin. Küçüklüğümüzden beri bu değişmedi. Ama ben hep senin içinde bana karşı az da olsa bir sevgi olduğuna inandım. Bende o sevgiden bolca var.. Sana çok büyük bir sevgi ile bağlandım be...