😺7👦

346 50 35
                                    

Lambaları yakıp içeri girdik, fazla yorulmuştu. Yavaşça yatağıma yatırıp üstünü örttüm ve kapıyı kapatarak odadan çıktım.

Eunwoo'yu aradım. "Neden yarın geliyorsun?"

"Ne demek neden ve saat gecenin üçü.. zıbarsana yarın konuşuruz!"

"Cevap ver! Neden yarın, neden bir ay sonra değil de yarın?"

"Ya ben nerden bileyim adam gelip alacağım dedi..." Dolap sesi duyulduktan sonra telefon titremeye başladı. Görüntülü arıyordu.

"Hayırdır ne bu sinir? Yoksa sen bağlandın mı? Aman Tanrım! "

"Kes sesini Eunwoo."

"Aman Tanrım! Sen bağlandın mı? Kayıtlara geçmeli bu olay..." Seni de öperse görürüm ama!

"Şovu kes..."

"Tamam, sustum dostum..." Birayı içip kutuyu çöpe attı. Biraz daha konuştuktan sonra, tüm eşyaları kutuya koyup girişe bıraktım, televizyon açıp izlemeye başladım. Yavaşça kapanan gözlerim direnmeme izin vermeyince televizyonu kapatıp uyumaya çalıştım.

😿🙏

Duyduğum cam sesiyle koltuktan yere düştüm. "Taeyong!" Tüm odalara tek tek baktım ancak yoktu. Mutfağa girdiğimde yerde yatan beyaz küçük bedeni görmemle dizlerim beni taşımayı bıraktı, düştüm.

"Taeyong! Taeyong bana bak! Uyan Taeyong, uyan hadi!" Kulağımı tüylü beyaz karnına koyduğumda ses yoktu, kalbi durmuş...

"Hayır, henüz olmaz henüz olmaz!" Kucağıma aldığım gibi ince ceketimi alıp evden çıktım. Girişte gördüğüm Eunwoo ve adamı umursamayıp koşmaya devam ettim.

Gözlerim doluyor ve görmemi engelliyordu, siktir şimdi değil! Ağlama! Sabahın yedisinde açık veteriner nerede olurdu ki?

Uzun arayışın ardından Jaemin'in yeni açılmış olan veterinerine girdik. Küçük sedyeye yatırıp patisini tuttum. "Buradayın Taeyong.. korkma sakın tamam mı? Buradayım ben, korkma." Doktor kontrolleri tek tek yaparken hareketsiz duran yüzüne bakıyordum, gözlerini göremiyor sesini duyamıyordum.

Serum ve birkaç muayene sonrasında doktor küçük bir zehirlenme olduğunu söyleyince rahatladım, yaşayacaksın Güzel Taeyong'um...

Hemşirenin getirdiği sandalyeye oturup başında beklemeye başladım. Omzuma dokunan el ile ayağa kalktım. "Hyung sen iyi misin?" Şakaklarımı ovuşturup onayladım.

"Hyung, ona iyi bakacağım merak etme, hadi gel biraz dinlen sen ne dersin?" Sandalyeye geri oturup patisini tuttum. "Hayır, onu yalnız bırakamam yine." Elinde kahvelerle yanıma geldi tekrardan.

"Bugün gidiyormuş..." Kahveden bir yudum aldım. "Bana iki ay dedi, daha bir ay bile bitmedi sanki yangından mal kaçırıyor it!" Bardağını sehpaya bırakıp arkasına yaslandı Jaemin.

"Hyung, lütfen bana doğruyu söyle. Bağlandın değil mi? Onu seviyorsun..." Gülerek dolan gözlerimi gizlemeye çalıştım, büyük utanç. Kedilerden nefret eden sen, şimdi bir kedi için ağlıyorsun.

"Anlıyorum seni biraz olsun ama hyung, gitmesine izin vermelisin, Jeno gibi onu da tutamazsın... Hiç kimse sonsuza dek yanımızda kalmaz, en iyi sen bilirsin bunu. Herkes eninde sonunda gider." Ölen sayısız köpek, kuş, kaplumbağa...

"Onlara iyi bakmama rağmen öldüler Jaemin.. benim suçum ne ki? Sadece onlara herkesten fazla ilgi gösterdim, tüm vaktimi onlara harcadım. Tüm sorun bu mu?"

Bardağını alıp ayağa kalktı, omzuna dokundu. "Hyung, Taeyong da diğerleri gibi. O'nu da unutacaksın. İyi anılar kalacak sadece..." Kapı kapanır kapanmaz elimde hissettiğim sıcaklıkla başımı sedyeye çevirdim, uyanmıştı.

"İyi misin? Acı çekiyor musun? Neden böyle yaptın Taeyong?" Açılan kapıya dönüp baktım.

"Dostum, Jaemin çıkarabileceğimizi söyledi. Beş dakikaya hazır olun." Kapı kapandı, başımı çevirdim.

Simsiyah kıyafetleriyle bana bakıyordu, kızarmış gözleri ve burnu fazla kızarmıştı. "Gitmek istemiyorum Jaehyun, seninle kalmak istiyorum!" Yapma, lütfen.

"Seninle yaşamak istiyorum, başkasına alışmak istemiyorum. Ben kimseyi öpemem ki seni öptüğüm gibi ya da.. ya da kimseyle uyuyamam, dışarıya çıkamam. Oyun oynayıp kavga edemem. Lütfen gitmeme izin verme, lütfen." Beyaz teninde kayan inciler canımı yakıyordu, yine bağlandım canımı, canımızı yaktım...

"Olmaz, yapamam. İnan bana sana daha çok ilgi gösterecektir yeni sahibin ve-"

"İstemiyorum! Yeni sahip istemiyorum! Ben seninle kalmak istiyorum seni istiyorum!"  Sedyeden inip kucağıma oturdu, daha da zorlaştırıyor.

"Bana bak, lütfen bana bak Hyunie~ Gitmemi istemiyorsun değil mi? Sen de istemiyorsun gitmemi.. kalmamı istiyorsun değil mi? Gidersem yalnız kalacaksın yine, her gece gizlice ağlayıp duracaksın."Sadece karşıma oturup kediyken izledi. Sonra insana dönüşüp sarıldı, teselli etti.

"Üzgünüm Taeyong, ben de diğerleri gibiyim. Artık sana ihtiyacım yok. Yeni sahibin seni mutlu edecektir, elveda." Kucağımdan indirip odadan çıktım. Arkamdan bağıranları umursamayıp eve yürüdüm, ağlayarak...

Sinirlenmedim, ağlamadım de :)))
Neden insanlar aşk acısı çekmeden yaşayamıyor :)))

Sinirlenmedim, ağlamadım de :))) Neden insanlar aşk acısı çekmeden yaşayamıyor :)))

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Welcome ¶JaeYong¶ ✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin