Yerim's wasted effort

494 46 9
                                    

Dersin bittiğini gösteren zil çaldığında öğretmen, verdiği ödevleri tekrar edip sınıftan ayrıldı. Öğrenciler yavaşça sınıfı boşaltırken Soo Ah da, kütüphaneden aldığı kitabı okumak için sınıftan çıkıp arka bahçeye ilerliyordu.

Koridorda ilerlerken birden karşısına çıkan, Yerim'den dolayı durdu. Yerim'in yüzüne bakmıyordu ya da bakamıyordu. 

"Soo Ah-"

"Sakın!"

Soo Ah, elini kaldırıp durmasını belli eden bir hareket yaptı. Hala yüzüne bakmıyordu.

"Bundan sonra, benimle konuşma. Hele ki sakın özür dileme."

Soo Ah yanından geçip giderken Yerim, göz yaşlarını akıtıyordu. Fazlasıyla pişmandı. Soo Ah'dan ne kadar çok özür dilemeye çalışsa da, asla şansı yoktu. Affedilemeyecek şeyler yapmıştı.

Soo Ah, kitabını okumak için geldiği arka bahçede, çimlere oturup sırtını ağaca yaslamıştı. Kulaklıkları kulağındaydı ve sevdiği bir şarkı çalarken kitabı açıp okumak yerine, sadece kapağını inceleyip düşünüyordu.

Suçsuz olduğumu biliyorum ama, onlara göre suçlu muyum? Tanrım, eğer hatalıysam beni cezalandır.

Hala yeterince adil davranmaya çalışıyordu, ama yoldan geçen herhangi birine dönüp bunu anlatsa o kişi bile "Sen haklısın." derdi. Yaptığı o kadar iyiliğe karşılık olarak bunları mı alıyordu? Kaba bir tabir olsa da, yediği kazığı düşünürken çalan şarkıyı mırıldandı.

"Senin için her şeyi verirdim, sana değer verirdim. Bana nerede yanlış yaptığımı söyle... Senin için her şeyi değiştirirdim, orada olurdum. Bana nasıl devam edeceğimi söyle..."

Eight in the morningHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin