SooAh's dairy page two

408 44 28
                                    

🦋

"Deniz rengini gökten alırmış, ama herkes denize hayranmış."

Şimdi düşün; Sen denizsin, ben gökyüzü. Herkes sana bakar, sana anlatır derdini, sana ağlar, seni dinler. Ama biri gelip de bakmaz gökyüzüne. Sadece derler ki, "Neden bu kadar sıcak?" ya da "Neden bu kadar soğuk?" 

Gökyüzünün intikamıdır bu, sıcak havada sinirli olduğunu gösterir bize. Soğuk havada ise, üzgün olduğunu. Yağmurlu havalarda, içini döker rahatlar. Hatta bazen, o kadar kalbi kırılmıştır ki kar yağar. 

Sadece kafamızı kaldırıp nefes almamız yeter onun için. Bu bile o kadar mutlu eder ki gökyüzünü, bahar gelir bir anda.

Ama değmeyecek insanlar için, neden bu kadar üzüldüğünü sorgular. Kendisi bu koca gökyüzünün hakimiydi, neden ona göre karıncadan bile küçük insanlar için üzülüyordu?

İşte bu saatten sonra koyuvermiştir. O gün, canı nasıl isterse hava öyle olur. Bazen bakarsın, Temmuz'un ortasında hava soğumuştur.

Ben de, gökyüzü gibi her şeyi koyuvermek isterdim. Ama söz konusu sen olduğunda... bu benim için kolay değil. Aptal aşığım ve, bundan nefret ediyorum.

Şuan da kendime söz veriyorum. Bu günlüğü sana verdiğimde, seni unutmuş olacağım... umarım.

eşyalarımı topladım ve devam ediyorum. Bu ev gibi hissettirmiyor. Bu yabancısı olduğum yolda çok fazla kendimi kullanılmış hissediyorum. Sensiz nasıl yaşayacağım? Kabul etmiyorum... evet.

Eight in the morningHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin