revenge of good people

251 33 13
                                    

Yine tavana bakıp düşüncelere daldığı bir gecedeydi, Soo Ah.

Gerçekten herkes ikinci şansı hakkeder mi? İnsanların değişme ihtimali var mıdır? Yaptıkları şeyin bir hata olduğuna inanabilir miyim?

Sıkıntı ile yataktan kalktı, Soo Ah. Üstündeki, beyaz tişörtü ve siyah taytı değiştirmeden sadece bir hırka geçirdi üstüne. Saate baktı. Gece yarısını geçmişti, ama biraz hava almak istiyordu. Odasından çıkıp kapıya ilerledi. Ayakkabılarını da giydikten sonra, kapıyı açıp çıktı evden.

Elindeki anahtar ile kapıyı kitlerken, gelen ses ile durup arkasına döndü.

"Soo Ah."

Kaşlarını çatıp anahtarı cebine attı ve tamamen ona döndü.

"Hyunjin? Ne işin var burada?"

Yutkundu, Hyunjin.

"Uyuyamadım, ne yapacağımı bilemedim ve kendimi birden burada buldum."

Soo Ah, önüne gelen saçlarını çekerek alayla baktı.

"Koskocaman Seul'de gidecek yer bulamadın, ve buraya geldin?"

Hyunjin'de, bir hışımla saçlarını geriye atıp konuştu.

"Bana kızgın olduğunu biliyorum, ama böyle konuşman beni üzüyor."

"Üzül, Hyunjin. Ben, çok üzüldüm. Sıra sende."

Soo Ah, yavaşça yürümeye başladı. Hyunjin'de, onunla beraber yürüdü. Konuşmuyorlardı, sadece gecenin sessizliğini dinliyorlardı. Ama Soo Ah, sessizliğe dayanamadı.

"O gece ne oldu? Yani... merak ettiğimden değil, sadece içimde hala size güvenen tarafımın haklı çıkmasını istiyorum."

Umutla gülümsedi, Hyunjin. Soo Ah'nın kolundan tutarak durmasını sağladı, ama anlatacağı pek bir şey yoktu aslında.

"Hiçbir şey olmadı. Yani hatırlamıyorum. Sadece... aynı yatakta uyandık, ama gerçekten aramızda bir şey olmadığına eminim."

"Nasıl emin olabilirsin buna?" 

"Çıplak bile değildik, sadece tişörtüm yoktu. Açıkça sızıp kalmıştık."

"Peki, neden aynı yatak?" Bir kaç derin nefes girdi araya.

"Ben de bilmiyorum." Soo Ah'dan ses çıkmayınca Hyunjin devam etti.

"Konuşmamıza izin vermiyordun. Bir çok defa sana anlatmaya çalıştık."

Soo Ah'nın gözleri dolmaya başlayınca başını yere indirdi.

"Çok kırgındım size, hala kırgınım."

"Biliyorum, çok üzgünüm. Seni üzmek istemedim, ama kafam yerinde değildi."

Çenesinden tutup kafasını kaldırmasını sağladı.

"Bizi affedebilecek misin?"

Gözünden bir yaş aktı, Soo Ah'nın. Omzunu silkti.

"Belki, affetmek ve unutmak iyi insanların intikamıdır sonuçta."

🦋🦋

Eight in the morningHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin