there is still hope for us

236 32 20
                                    

1 yıl sonra

"Ben, senin annenim!"

"Sokağa atarken de düşündün mü bunu?"

Umutsuzca omuzlarını düşürdü, Park Nara.

"Beni, hiç affetmeyeceksin değil mi?"

Gözleri doldu, Soo Ah'nın.

"Ben, çocukluğumun katilini hiçbir zaman affetmeyeceğim..."

Arkasındaki bavulu aldı, ve kapıya ilerledi.

"Soo Ah, gitme."

Kapıyı açıp arkasına bakmadan ilerlemeye başladı. Bu eve geldiğinden beri, kavgaları bitmemişti. Annesi hala aynıydı. Önce, dinlemeden her şeye kızar sonra ise, pişman olup özür dilerdi. Soo Ah, annesinin bu tutarsız hareketlerinden sıkılmıştı.

1 yıl boyunca, hiç kimseyle iletişime de geçmemişti. Babasını kaybettikten sonra, annesi daha başa çıkılamayacak hale gelmişti. Belki onu bırakmak içine sinmiyordu, ama burada kalmak kendi psikolojisini altüst ediyordu.

Okul kaydını buraya aldırmıştı, ama derslerle fazla ilgilenememişti. Ucu ucuna sınıfta kalmaktan kurtulmuştu. Ve şimdi, tekrardan kaydını Seul'e aldırmıştı. Orada pek arkadaşı olmasa bile alışık olduğu bir ortamdı.

Aklındaki düşüncelerle otobüse bineceği otogara gelmişti, Soo Ah. Bineceği otobüsün kalkmasına az kaldığı için, direk olarak otobüse binip beklemeye başladı.

.

.

Yorucu bir otobüs yolculuğundan sonra Soo Ah, evine girdi ve kendini duşa attı. Çıktıktan sonra, uzun zamandır eline alamadığı telefonuna baktı. Hyunjin'den bir kaç mesaj vardı.

Hyunjin: seni özlüyorum.

Hyunjin: lütfen geri dön, Soo Ah.

Hyunjin: sen yokken hiçbir şeyin anlamı yokmuş gibi.

Derin nefes aldı, Soo Ah. Hyunjin'e, haber vermeliydi. Ama bunu mesajla yapmayacaktı. Oturduğu yerden kalkıp üzerine bir şeyler geçirdi, ve hızla evden ayrıldı.

Şimdi, beni bekle Hyunjin. Hala bizim için umut varSana doğru adım adım yürüyeceğim, hala seninleyim...

🦋🦋

Selamlar! Umarım bu bölümü beğenmişsinizdir :))

Kendinize iyi bakınn

Sizleri seviyorum💗

Eight in the morningHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin