votelemeyi unutmayın :D :*
Annemin bağırışlarıyla yatağımdan fırladım.Odasına girdiğimde ellerini yüzüne kapatmış ağlıyordu.Lanet olası adam-babam-yine yoktu.Kolumdaki saate baktım,saat 04:28’i gösteriyordu.Yavaşça anneme sarıldım ve saçlarını okşamaya başladım.O sakinleşirken bende iki gündür uykusuz olan gözlerimi ovuşturdum.Annemi yatağına yatırırken kapının tokmağı gıcırdıyordu.Kapıya doğru ilerledim,gelen babamdı.Leş gibi alkol kokuyordu-ciğerleri iflas ettiği halde nasıl hala içiyor bu adam?-diye kendi kendime soruyordum onu her gördüğümde.Kapıdan içeri girdiği gibi kendini yere attı.Günden güne hayattan koptuğunu hissedebiliyordum.Düşüncelerimi bi süreliğine rafa kaldırıp yatağıma geri döndüm.İçi soğuktu,tüylerimin ürpermesine engel olamadım.Camıma çarpan ıhlamur ağacının yaprakları rüzgarın etkisiyle odamın içine azda olsa koku bırakıyordu.Kokusu haz vericiydi ve bana eski günleri hatırlatıyordu-mutlu olduğum zamanları-Başımı yastığıma koyup düşünmeye başladım.Hayat hep acı vericiydi aslında,bi süre peri masallarıyla büyümüştük ama onlarında sonu vardı. Hayat bana göre boştu.Ben herzaman acı çekmiştim.Alarmın sesiyle uyandım-neden 06:00’da kalkmak zorundayız-diye düşünerek dağılmış saçlarımı ellerimin içerisinden geçirirken aklımdan geçen tek şey ‘’uykuydu’’.Aşşağıya indiğimde babam hala kapının önünde zıparıyordu –pislik!-.Okula vardığımda derse geç kaldığımı fark ettim.Kapıda dersin bitmesini beklerken müdüre yakalandım-kahretsin-.’’Ne yapıyorsun çocuğum burada,derse neden girmiyorsun?’’diye sordu.’’Geç kaldım hocam’’-uff ne kadarda salağım klasik bir öğrenci lafı-diye içimden geçirdim.’’Okula her zaman geç kalıyorsun,velini çağırıyorum getirmiyorsun,bunlar okuldan atılman için bir neden’’dedikten sonra yanımdan uzaklaştı.Geçen sekiz saat sonunda hayattan bezmiştim,ama dersler bitmişti.-oleyy-.Eve gelip üzerimi değiştirdim.Babam evde yoktu,annem odasında göremediğim bazı şeylerle konuşuyordu.Korkup kapısını hızlıca çektim.Aşşağıya inip bir şeyler atıştırdıktan sonra ceketimi alıp kapıya uzandım.O sırada omzumdan birisi tuttu.Arkamı döndüğümde annemi gördüm ve irkildim.’’gitme oğlum’’diye sızlandı.Sesi yumuşacık kalbi olan bir anne gibiydi,masum,isyankar.Ona kıyamayıp kapıyı geri kapattım.Ceketimi astığım askılık elimde kalmıştı.-Yeter ama her şeyimizin bu kadar eski olması gerekmiyor-.Annemi alıp odama çıktım ona eski fotoğraflarımızı gösterdim.Esmer,yeşil gözlü,zayıf ve güzel bir kadındı.Şimdiyse…boşversenize.O artık kimsenin göremediği duyamadığı varlıklarla konuşuyor,garip hareketler yapıyordu.Gittiğimiz her doktor ve psikoloklarsa onun şizofren olduğunu söylüyordu.Karantinaya alacaklarını söyledikleri zaman hayatım birkez daha bitiyordu.Akşam yemeği için bir şeyler hazırlarken -babam ölürse anneme nasıl bakacağım,okulu bırakmak zorunda kalır mıyım?-diye düşünüyordum.Babamın beş kuruş parasıyla zor geçiniyorduk,ölürse ne yapardık?.Sofrayı kaldırırken direk-uyuyacağım-diye düşünüyordum ve öyle yaptım.
*DEVAM EDECEK*
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EROİN
Novela Juvenil''Eroin'in verdiği acıyı bilir misin?.Herşeyin elinden gidişine göz yumabilir misin?''