mission ten

11.2K 768 2.4K
                                    

"Kahve çok acı, Chan bunu nasıl içiyor?"

"Bak, böyle."

Diyerek, Kahveyi başıma dikmiştim. Jeongin yüzünü buruşturup elinde'ki kahveyi masaya bırakmıştı. 2 hafta su gibi geçmiş, ve sonunda şirket geri açılmıştı. Aslında iyi olacağını düşünmüştüm. Ama Hyunjin, yine o adamın geleceğini düşünüp hafta da birkere bizim eve uğrayacakmış. Evet, tehlikeliydi ama, evimizi ve beni nerden tanısın adam? Minho'nun buraya doğru geldiğini görmüştüm.

"Merhaba gençler! Felix, Hyunjin seni odasında bekliyormuş. Çok kızgın gözüküyordu, yine onu kızdıracak ne yaptın bilmiyorum ama acele ile gitmessen bu şirketi kafamıza yıkar."

"Ne yaptım, acaba yine?"

Göz devirerek boş kahve bardağını, çöpe atmış ve hızlı adımlar ile merdivene yönelmiştim. Cidden bu adam benden ne istiyordu. Hep farkında olmadan bir bok yapıyordum, ve o da sinirleniyordu. Yaptığım şeyler sadece normal şeylerdi. Merdivenlerden çıkıp, kapının önüne gelmiş ve kapıyı açmıştım. Kapıyı açmadan önce, umruma almayacağım diyordum kendime. Ama açtığım gibi korku ve endişe içimi kaplamıştı.

"İçeri gir."

Hyunjin pencerenin hemen önünde, bana arkası dönük bir şekilde duruyordu. Ne sikim yaptığımı merak ediyordum.

"Yine ne hata yapmışım?"

"Bu defa sen değil, ben yaptım."

Hyunjin, bunları derken bana taraf dönmüştü. Sessizce dediğini kendi içimde tekrarlarken ne anlama geldiğini bulamıyordum. Ne yapabilirdi ki? Özür mü dileyecekti yoksa?

"O John'u, senden uzak tutmalıydım."

"Yine'mi şu mesele.. ah cidden Hyunjin! Her boka sinirleniyorsun."

Diyerek, göz devirip derin nefes almıştım. Gözlerim Hyunjin'in gözlerine denk geldiğinde hemen duraksamıştım. Çünkü gözleri alev alıyordu, dediğim şeye sinirlenmiş olmalıydı. Cidden? Bana bu cesaret nereden geldi? Nasıl diyebildim ben bunu? Hyunjin o, Felix. Patronun. Sevgilin değil.

"Yakınlaş."

Dediği şeyi anladığım gibi yutkunmuştum. Ve dediği şey kulağımda yankılanmaya başlamıştı. Bu odaya her girdiğimde sıçıp batırıyorum. Dudaklarımı ısırarak karşına sadece bir kaç adım atmıştım. Korkuyordum. Şirketin içinde kan'da vardı çünkü. Beni cidden boğabilirdi.

"Yakınlaş, dedim."

Elini arkasında'ki pencerenin tahtasına dayayıp, ve başını dik tutarak yine aynı şeyi demişti. Şirketin içinde kan olduğunu bile bile cesaret geliyordu, ve ona cevap veremeden duramıyordum. Bu da Hyunjin'i sinirlendiriyordu. Yutkunarak, 3 adım daha atmıştım. Ve birkaç adımlık onun karşısında durmuştum. Derin nefes alıp, yamuk ağız sırıttı. Elini belime atarak beni kendine çekmişti. Kendine çektiği gibi, affallamıştım.

Mission 2 / Hyunlix ✔	Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin