"Hellooo!"
Çalan kapıyı açan Jeongin ve ailesi, kapıda onları selamlayan Hyunjin'e düz ifadeleriyle bakarken Hyunjin yüzündeki gülümsemeyi silip dudaklarını birbirine bastırdı. Yaptığı yanlış giriş yüzüden 10-0 başladıktan sonra kafasını eğip "Merhaba efendim," dedi.
Kombini Hyunjin'in tarzının çok dışındaydı. Hyunjin sadece eşofman giyerdi mesela. Şimdi altında siyah pantalonu, üstünde gömleği ve onun üstüne geçirdiği süveterle hanımevladı kombini yapmıştı. Saçlarına gidip fön bile çektirmişti.
"Hoşgeldin," dedi Jeongin gülümseyerek. Annesi de ardından konuşmuştu. Hyunjin elindeki çikolata kutusunu onlara uzatırken içeri geçmesini söyleyen babasına bakıp yeniden kafasını eğdi.
Hyunjin ayakkabısını çıkarıp Jeongin'in verdiği terliği giyerken anne ve babası yemek masasına geçti. Jeongin de telefonunu çıkarmış, gülerek Hyunjin'in fotoğrafını çekiyordu. "Bunu Jisung'a göstermem lazım."
"Jeongin!"
"Çok tatlı olmuşsun."
"Ya ben leblebi de aldım ama emin olamadım versem mi vermesem mi? Kapıya bıraktım."
Jeongin kahkahasını bastırıp kapının önündeki leblebi paketini aldıktan sonra "Şapşal," diyerek Hyunjin'i öptü.
"Mahmutsoo Amca'nın bakkalından aldım. Adam leblebi tanrısı."
"Çok sağ ol, kolayla birlikte yiyeceğim."
"Öğrenmişsin aferin," dedikten sonra üzerindekileri çekiştirerek düzeltti. "Mal gibi hello diyerek girdim. Çok heyecanlıyım."
"Rahat ol, normal insanlar. Her türlü sevecekler zaten seni."
"Nereden biliyorsun?"
Jeongin mırıldanarak "Tehdit etmiş olabilirim," dedikten sonra gülümsedi ve "Neyse," dedi. "İçeri geçelim."
"Naptın naptın? Tehdit mi? Ne tehditi?"
Çocuğun sorularını cevapsız bırakırken iterek içeriye sokmuş ve gülümseyerek masaya ilerlemişti. Hyunjin de mecburen ona ayak uyduruyordu.
"Tanışabildik sonunda," dedi adam. Hyunjin panikten ağzı açık bir şekilde ona bakarken Jeongin'in karnına geçirdiği dirsekle dünyaya dönüp "Evet," dedi. "Evet, evet..."
Adam da "Evet," deyip onu tekrarlarken annesi Hyunjin'e gülüp yemeğe başlamalarını söyledi. Surat ifadesi çok komikti ve heyecandan öldüğü belli oluyordu.
"Ne okuyorsun Hyunjin?"
leblebi dili ve edebiyati
"İşletme okuyorum. Kendi pastanemi açmayı düşünüyorum."
"Süper."
Jeongin bu bilgiyi yeni öğrendiği için hafif kaşlarını çatmış diğerine bakıyordu. "Pastane mi?"
"Evet," deyip kafa salladı Hyunjin.
"Bebek ekmek Pastanesi."
"Gerçekten mi?"
Delikanlı kafa sallarken Jeongin gülerek yemeğine devam etti. Salak Hyunjin bir sürü plan yapmıştı bile. Bebek Ekmek Pastanesini açıp içinde Jeongin'le mutlu mesut yaşayacaklardı.
"Ee nasıl tanıştınız?"
"Göt düşkünleri-"
"Goethe düşkünleri kulübünden demiştim ya baba."
"Hatırladım." Adam yüzüne yerleştirdiği gülümsemeyle masada oturmaya devam ederken Jeongin kaşlarını çattı. Hyunjin malı da dudaklarını birbirine bastırmış ve konuşmama kararı almıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
maraba ーhyunin, minsung
Humorjeongin, keko hyunjinle yatar chan: jeongin çok tatlı hyunjin: geri bas hyunjin: geri bas lan minho: aga noluyor sana aga jisung: şaka yapıyor abi hyunjin: yapmicak lan