"Sınıfın bu kadar gürültülü olmasına dayanamıyorum." Deniz parmaklarıyla şakaklarını ovalayıp kafasını duvara yasladı. Cam kenarında oturmak konusunda Yıldızla anlaşamadıkları içini Enes gün gün oturmaları gibi bir fikir vermişti.
"Enes teneffüste kantine gidelim de öğle arasına kadar açlıktan ölmeyelim."
Sınıftaki öğretmeni hiç kimse bir tarafına sallamıyordu. Oysa kadın tüm çabasını sarf ederek ders anlatmayı kafasına koymuştu.
"Oğlum! Kaç kere uyaracağım kalk oradan!"
Melih, sanki kendisine denmiyormuş gibi hala Umut'la konuşmaya devam ediyordu.
"Sana söylüyor gerizekalı." Yağız, Melih'i kafasından itekleyip hocaya çevirdiğinde kadın çoktan yanlarına gelmişti bile.
"Kalk oradan. Bakma suratıma kalk kalk. "
"Hocam vallahi konuşmayacağım ya tamam. Hem herkes konuşuyor neden ben?"
Melih yakasından tutulup ayağa kaldırıldığında artık söyleyecek pek bir şey kalmamıştı. Umut sırıtarak onun çaresiz bakışlarını seyrediyordu. Sonuçta kendi kendine konuşmamıştı değil mi? Ama bu hikayede yanan Melih olmuştu.
Enes ayaklarını uzatıp rahat rahat otururken üzerine doğru gelen yeni sıra arkadaşından bi' haberdi.
"Topla ayağını. Sınıf burası ya! Sizin derdiniz ne?"
Enes ayaklarını topladığında Melih yanına geçip sıranın ucuna oturdu. Daha açılamamış misafir çocukları gibiydi.
Sınıftaki ses şiddetini azaltmamışken Deniz artık dayanamadığını düşünerek oturduğu yerde ayağa kalktı.
"Kesin sesinizi artık. Buraya sizin iğrenç sesinizi dinlemeye gelmiyoruz!"
Saygısızlık yapılmasından nefret ederdi. Sınıftan biri ona karşıt bir şeyler söylediğinde söz bu defa Yıldız'a geçmişti. O da ders dinlemek istemiyordu ama kardeşime bir şey söylenmesine izin vermezdi.
"Kes sesini rahatsızsan defol git." İkizlerin bu sert çıkışından sonra yerine sinen öğrencilerden çıt çıkmıyordu.
Bir süre sonra sınıftaki tek ses Enes ve Melih'in fısıltıları olmuştu. İkisininde kafaları aynı çalıştığı için isteseler de istemeseler de konuşmaktan kendilerini alıkoyamıyorlardı.
Uykusuzluk ve baş ağrısı Deniz'i o kadar huzursuzlaştırmıştı ki ön sırasındaki Enes ve Melih'in fısıltılarına bile dayanamıyordu. İşaret parmağıyla Enes'in omzunu delercesine dürttükten sonra gözüyle susması için bir işaret yaptı. Enes hemen mesajı anlamış ve daha da sessizleşmişti.
Yıldız derin bir nefes alıp bakışlarını sınıfta gezdirdi. Canı çok sıkılmıştı ve zil çalmasına daha çok zaman olduğu için kendine alay edecek bir şeyler arıyordu. Gördüğü her şeyle alay edebilir, hiç zorlanmadan küçük düşürebilirdi. Hafife alınmayacak bir özgüveni, buradan gelen de bir egosu vardı. Ama bu ondan itici durmaktan çok uzaktı. Hatta yakışıyordu bile.
Umut'un içtiği su şişesinin hışırtısı dikkatini çektiğinde bakışlarını arka tarafa çevirdi. O da sanki bu anı bekliyor gibi hemen bakışlarını gözlerine kilitledi. Yıldız her baktığında Umut'un ona bakıyor olmasından hoşlanmıştı. Suratına bunu belli eden bir gülümseme kondurduğunda Umut panik olduğu için bir kaç damla dudağının kenarından firar etmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Deniz Yıldızı
Teen FictionDaha önce hiç ölüme aşık bir deniz yıldızı görmüş müydünüz?.. Karanlığın arasında yatılı kalan ölümlerin beyaza sığındığı bir hikaye. Kanatları yanan bir kelebeğin kurtulmaya çalışırken daha da yanması gibi çırpındıkça dibe batan kızlar, Deniz ve Yı...