Aida gözlerini açtığında kolunu bile kıpırdatacak hali yoktu. Çok üşüyordu, ateşi olduğuna neredeyse emindi. İnleyerek yataktan kalkıp hazırlandı. Dizleri ve omuzları dün çok kastığı için ağrıyordu. Odadaki boy aynasına baktı. Gözleri kan çanağıydı. Burnu kızarmıştı ve eğer dikkatli bakacak olursa, ellerinin hala titrediğini görebiliyordu.
Kahvaltıyı atlayıp doğruca hastane kanadına gitti. Oda her ne kadar tanıdık görünüyor olsa da içerideki hemşireyi tanımıyor, dolayısıyla nasıl seslenmesi gerektiğini de bilmiyordu. ''Yardımcı olabilir miyim?'' kısa, çelimsiz ve yirmi beşinden bir gün bile yaşlı göstermeyen kadına döndü. ''Ah! Merhaba Bayan...'' özür diler gibi gülümseyince genç hemşirede ona gülümsedi ''Hudson. Hasta mısın? Baş ağrısı? Karın? Uykusuz mu kaldın?'' kadın sıralamaya devam ederken Aida gözlerini kırpıştırdı. ''S-sanırım ateşim var-'' kadın bunu duyar duymaz sözünü kesti. ''Ah! Sizi haylaz kızlar! Bütün gece erkek arkadaşınla dışarda yaramazlık mı yaptın yoksa? Kale bu zamanlarda soğuk olur, tatlım. Kendine daha çok dikkat etmelisin.'' Aida sözlere karşı çıkamadan hemşire asasını kızın suratına doğrultup bir büyü fısıldadı.
Hemşirenin yüzü anında ciddileşti ve kızı bir yandan yataklardan birine sürüklerken bir yandan da azarlamaya başladı. ''Yanıyorsun! Bana daha erken gelmeliydin! Oda arkadaşların bunu fark etmedi mi?'' Aida Black'i ateşini kontrol ederken hayal edip yüzünü buruşturdu. Yatağa oturduğunu ancak fark edebilmişti. ''Uzan hadi.'' Hemşire beyaz bir servis masasını yatağa yaklaştırdı. Birkaç büyü daha yaptıktan sonra kıza iki şişe iksir içirdi. ''İlk dersten izinlisin, biraz uyu. Eğer ateşini kontrol altına alabilirsem uyandırırım.'' Gülümseyip masasına doğru adımladı. Aida hemşireyi dinledi ve gözlerini kapattı.
Gözlerini açtığında bütün zaman algısını yitirmişti. Yavaşça doğruldu ve sırtını yatak başlığına yasladı. ''Bayan Hudson?'' Genç kadın hızla depodan çıkıp yanına geldi. ''Uyanmışsın. Hadi ateşini kontrol edelim.'' Büyük giriş kapısının üstünde asılı duran saati kontrol etti. Bir saat uyumuştu. ''Tamamdır. Ateşin normale dönmüş. Nasıl hissediyorsun? Biraz daha ağrı kesici ister misin?'' Aida şaşkınca baktı. 1940larda insanlara öylece ağrı kesici mi veriyorlardı? Kafasını hayır anlamında salladı. ''Hayır, teşekkürler Bayan Hudson, artık bir yerim ağrımıyor.'' Kadın servis arabasına adımladı. ''Öyle mi? Pekâlâ, yine de sana bir şişe vereyim, eğer kötü hissedersen kullanırsın.'' Aida iksiri alıp teşekkür etti. ''Artık derslere katılabilir miyim?'' Aida bütün gün tembel tembel yatmak istemiyordu. Hastane kanadında yapacak hiçbir şey yoktu ki!
Genç hemşire şüpheyle kızı süzdü. ''Elbette... Ama gün boyu izinli olmak istemez misin? Derslerden kaytarmak falan?'' Aida hayır anlamında başını salladı. ''Hah! Bu bir ilk.'' kadın gerçekten eğlenmiş gibi görünürken ilk dersi için izin kâğıdını imzaladı. Kadının enerjisi Aida'yı dünün kasvetinden biraz da olsa uzaklaştırdı. Yüzüne yayılan hafif gülümsemeyle hastane kanadından ayrıldı.
Dersin ne olduğunu hatırlayınca midesinden göğüs kafesine bir ısı yayıldı. Ders karanlık sanatlara karşı savunmaydı. Dün sebepsiz yere Burkhart'a sertçe çıkışmıştı. Sağ başparmağının kütikülüyle uğraşarak sınıfa adımladı. Hufflepufflı çocuk kızı görünce başını sağa çevirip normalde Aida'nın oturduğu tarafa çantasını koydu. Aida'nın göğsündeki sıcaklık daha da yayıldı. Hızla masaya adımladı. ''Burkhart çok ama çok üzgünüm! Çok üzgünüm, berbat bir gün geçiriyordum ve her şey üst üste geldi ve-ve hiçbir sebebim olmamasına rağmen sana patladım ve buna hakkım yoktu ve sen bunu hak etmemiştin ve-'' ''Nefes Al!'' Çocuğun endişeyle kendisine baktığını görünce ve sesini duyunca derin bir nefes aldı. ''Affettin mi?'' Çocuğun şaşkın ve gergin göründüğünü fark etti. Kafasını kaldırıp etrafına bakınca diğer Slytherinlilerin kendisine iğrenerek baktığını fark etti. Black gözlerini devirip önüne döndü, birkaç çocuk Burkhart'a pis bakışlar atıyordu. Tom Riddle ise yüzünde sert bir ifade ile Aida'yı izliyordu. ''Önünüze dönün be!'' kız çıkışınca dik dik bakmaya katılan Hufflepufflar ve Slytherinlilerin bir kısmı önüne döndü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Somebody to Love, Somebody to Save (Tom Riddle)
FanfictionŞimdi vermesi gereken bir karar vardı. Biraz Sakinlik İksiri içip hayatına devam edebilir ya da seksen yıl geriye gidip kadere karşı gelmeye çalışabilirdi.