"Sizin Tanrı'nız sizi yarattı. Dağları, denizleri, okyanusları, havayı yarattı. Sizin Tanrı'nız size her şeyi verdi. Çünkü biliyordu ki; aç olan karnınız değil, gözünüzdü."
Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Jean Béraud, At The Cafe, 1908
Bir sabah kendine koyu bir kahve koyarsın, sigara tablasını boşaltır, yeni bir sigara paketi açar, bir tane yakar, telefonu önüne çekip defterini açarsın, – A’dan başlayarak, sırayla- dostlarını aramağa başlarsın. Özellikle dikkat edeceğin, o anda orada (o numarada) olma olasılıklarının yüksek olmasıdır; büroları sabah (öğleye kadar) ve öğleden sonra; evleri de akşam ilerledikçe ararsın- yurt dışındaki dostların için de saat farklarını hesaplarsın. Bu arada, kahven bittikçe yeniler, sigara tablası doldukça boşaltır, sigara paketi boşaldıkça da, yenisini açarsın. Her seferinde, numarayı çevirir, düşmesini bekler (bazıları zor; ancak birkaç çevirişte düşer), ilk zil sesi bitince de telefonu kapatırsın. Sonra, “Yok” dersin- sonra, “O da yok”- sonra, “İşte, o da”- hep, “Yok” dersin. Dostlarınla dolu bir gün geçirirsin..