*DUYURU:*
Eveeet, herkese merhaba arkadaşlar. Size söylemem gereken bir şey var. Şöyle ki;
Ben bu yıl üniversite sınavına gireceğim, hedeflediğim puan biraz yüksek olduğu için çok sıkı bir çalışma planı hazırladım kendime. Yani kısacası bölüm atmak dışında burada pek aktif olmayacağım. Yorumlarınızı mutlaka okuyup elimden geldiğince cevaplayacağım. Ben yokken burası size emanet. Umarım çok büyük bir aile oluruz. Kendinize çok iyi bakın:) Oylarınızı ve yorumlarınızı eksik etmeyin. Başka bir bölümde görüşmek üzere, hoşça kalın...Not: *DUYURU* yazısını mutlaka okuyun..;)
Keyifli okumalar...
Hayat öyle bir yoldur ki, ne zaman, nerede, karşımıza ne çıkacak asla bilemeyiz. Bilmediğimiz hâlde umutlarımızı bir bir hayâl bulutlarına saklarız. Sonra da yağan her yağmur damlasında, hayâllerimizi sakladığımız o bulutun tam tepemizde durup bizi mutluluğumuza kavuşturmasını bekleriz.
Ben de bekledim. Hem de 1 yıldan fazla bir süre. Uzaktan sevdiğim adamı umutlarımı sakladığım bulutlarla birlikte kalbime gizledim. Belki, sadece rüyama gelmekle bile, beni her seferinde kendine daha çok bağladığından haberi olmayacaktı ama bu gerçek de değişmeyecekti.
Şimdi, umutlarım, o bulutla birlikte bana doğru yürüyordu. Attığı her adım, bana gelişinin müjdecisiydi ve kalbim bunu düşündükçe, ona koşmak için çırpınıyordu göğüs kafesimde. Ve ben bu durum karşısında ne kalbime ne de beynime laf geçiremiyordum."Bir şey mi oldu?" dedi Gökhan yanıma geldiğinde tek kaşını kaldırarak. Açıkçası önce merhaba ya da nasılsın gibi bir şey bekliyordum doğrusu.
"Niye ki?"
"Yanakların al al olmuş." deyip işaret parmağını elmacık kemiğime değdirip geri çekti. İçim eriyip ona doğru akıyordu resmen. Daha yanıma bile gelmeden, onu uzaktan görünce bile heyecanlanıyordum ve bunu bir şekilde kontrol altına almam şarttı.
"Bak ne diyeceğim, bu pazar n'apıyorsun?" diyerek karşımdaki boş sandalyeyi çekip oturdu. Bugün cumaydı, öğle arasındaydık, okulun kantinindeydik ve Sıla lavaboya gittiği için Gökhan'la baş başaydık. Etraftaki kızların bakışlarını üzerimizde -aslında daha çok Gökhan'ın üzerinde- hissedebiliyordum.
"Immm, açıkçası..." deyip düşünmeye başladım bir planım varmış gibi. Gülümsedim, "Pazar günü boşum."
"Harika." dedi gülümseyerek.
İçim eriyor ona demiş miydim size..?
"Neden?" dedim merakla. Ellerini masanın üzerine koyup birleştirdi, hafifçe eğilerek gözlerimin içine baktı. Sanki mümkünmüş gibi daha çok hayran kaldım ona.
"Bu pazar abimin doğum günü. Bizim evde bir parti planladık. Seni de aramızda görmekten mutluluk duyarız,"
Son cümlesi öyle komik gelmişti ki, kıkırdamamı tutamadım.
"Düğün davetiyelerindeki gibi oldu konuşmam değil mi?" dedi.
Bir dakika, kızarmış mıydı o? Siyah gözlerini gözlerimden kaçırıp masadan hızla kalktı. "Neyse, haberleşiriz." deyip gitti. Arkasından kıkırdayarak baktım. Utanmıştı. Aman canım, hep ben rezil olacak değildim ya. Bi dakika bi dakika, ne? Gökhan utanmış mıydı?
Gökhan? Hani okulun eeennn cool çocuğu?Xxxxxxxxxxxxxxxx
Xxxxxxxxxxxx
Xxxxxxxxxx
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Galata Kulesi: İlkim
Teen FictionHayat öyle bir yoldur ki, ne zaman, nerede, karşımıza ne çıkacak asla bilemeyiz. Bilmediğimiz hâlde umutlarımızı bir bir hayâl bulutlarına saklarız. Sonra da yağan her yağmur damlasında, hayâllerimizi sakladığımız o bulutun tam tepemizde durup bizi...