after eighteen

6.3K 318 892
                                        

Turuncu saçlı genç, yorgun bedenini koltuktan kazımak kaydıyla kaldırıp, uyuşuk adımlarla odasına doğru ilerledi. Geçtiği odaların ışıkları kapattığından emin olduktan sonra, eldivenli ellerini bukleli saçları arasına sokarak yatağına ufak bir bakış attı. "Çok yorgunum..." Kendi kendine mızmızlanarak bedenini yatağa fırlattı ve beyaz çarşafların arasında kamufle olana kadar yorganı kendine sardı. Gerçekten yoğun, oradan oraya koşturmalı bir gün geçirmişti ve tüm gün bu yatağa öylece uzanmayı beklemişti. Dizlerini kendine çekerek cenin pozisyonu aldı yataktaki fazla yastıklardan birini kolları arasına çekerek mavi gözlerini kapattı. Tüm gün sıkışıp gevşeyen kasları, gözlerini kapattığı an sıcaktan erimiş bir çikolata gibi yatakla bütün olmuştu. Kendi kendine gülümseyerek derince bir nefes aldı, uyumak... Ne büyük bir nimetti.

Uykunun tatlı kollarına kendini bıraktığı, nefesleri sakin ve düzenli bir hâl aldığı anda çalan ziliyle yatakta sıçradı Chuuya. Mavi gözleri sonuna kadar açılmış, kasları ani kasılmayla beynindeki bütün melatonini kapı dışarı etmişti. Sinirle gözlerini kapattı ve çenesini sıktı. Bu zamansız orospu çocuğu kimse, onun suratını dağıtmak için sabırsızlanarak yataktan kalktı. Ayaklarını huysuz bir çocuk gibi yere vura vura, ellerini yumruk yaparak kapıya geldi. Kaşlarını çatmaktan başı ağrımıştı ve dişlerini biraz daha sıkarsa diş macunu reklamında oynayamayacak kadar hasara sahip olacaktı. Sesli bir şekilde küfür ederken kapıyı açtı. 

"Chuuya!"

"Siktir git!" Karşısındaki bedeni gördüğü gibi kapıyı tekrar kapatmaya çalıştı turuncu genç. Dazai'nin büyük ayağı terlikten fırlayarak kapı arasına girerken, Chuuya aradaki engele rağmen kapıyı kapatmak için ekstra güç uyguladı. "Chuuya! Seni kas yığını! Canımı acıtıyorsun!"

"Şu siktiğimin ayağını çek!"

"Sıkıştırdığın için çekemiyorum!" Dazai'nin ayağındaki bej çorap baş parmağının olduğu yerden kırmızıya büründü. Kapıya baskı yapmayı bırakarak, partnerinin ayağını çekmesine izin verdi Chuuya. "Teşekü-"

Dazai ayağını çektiği an kapıyı suratına kapattı. Kapalı kapının ardından Dazai'nin ismini bağırdığını duyuyordu ama o kadar yorgundu ki alnını kapıya yasladığını bile fark etmemişti. "Bu gece... Benimle uğraşma, Dazai. İnan bana çok yorgunum." 

Birkaç dakika daha kapıya yaslı bir şekilde bekleyerek Dazai'nin bağırıp tüm apartmanı uyandırmadığından emin oldu. Adım sesleri evinden uzaklaşırken derin bir nefes aldı ve on dakika öncesi gibi uyuşuk adımlarla yatak odasına ilerledi. Dazai sık sık evine gelir, yangın çıkarır, Chuuya'yı canlı bir bombaya bağlar ya da mutfağı kirletip giderdi. Chuuya tüm bunlara sinirlense de bir süre sonra alışmış ve Dazai'nin evine girmesine izin vermemek için her şeyi yapmaya başlamıştı. "Yine nasıl salaklıkların peşindeydi acaba?" Esnediği için cümlenin sonlarını kendisi bile anlamadan yatağa tekrar yattı. 

Aradan geçen birkaç dakikanın ardından balkonundan gelen tıkırtılarla gözlerini açtı. Hayır... Bunu yapmış olamaz... "Bunu yapmış olma, lanet olası..." Sinirden seyiren gözleri ile yataktan kalkıp yanından geçtiği duvarlara yumruk atarak balkon kapısına geldi. İkinci katta oturduğu için yerden çok yüksek olmamasının yanında balkonuna ulaşan kocaman bir meşe ağacı vardı... Ve bu bandajlı salak, ağaca tırmanmıştı... 

İç yanağını ısırarak kapıyı açtı ve karşısında kazağına takılan yaprakları temizlemeye çalışan gence baktı. Dazai, yaprakları çıkarmak için adeta savaş verirken açılan kapı ile kafasını kaldırdı ve gülümsedi. "Aa merhaba Chuuya."

"Dazai... Seni sikmemi istemiyorsan, ne sikim yemeye burada olduğunu söyle." Üzerindeki ince tişört yüzünden tüylerini ürperten rüzgarla titredi. Karşısında hâlâ yaprak temizlemekle uğraşan salağa küfür ederek birkaç adımda yanına gitti ve kazağa takılan yaprakları temizlemeye başladı. "Eğer bana mantıklı tek bir neden sunamazsan seni bu balkondan aşağı atar, üzerine de balkonu yıkarım. Anlıyor musun beni seni lanet çiro-"

Waves | SoukokuHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin