9

645 92 80
                                    

Selamm

Geciktim biliyorum o yüzden hiç bekletmeden
İyi okumalarrr...

___

Örümcekler...

Yattığım yatakta kıpırdayamazken odamın duvarlarında ve zemininde gezinen örümcekler o kadar fazlaydı ki zeminin ve duvarın kendi rengini göremiyordum. Gözlerimin etrafımda gezinip yaklaşan örümceklerin küçük ve fazla olan gözlerini hatta gözle görülemeyecek kadar kısa tüylerini görüyor olmam garipti. Daha garibi onların zeminde çıkardığı o yürüme sesini duyuyor olmamdı. Bedenime ulaşıp yavaş yavaş tüm vücudumu kaplayan örümcek sürüsüyle çığlık atmak istedim ve gözlerimi sıkıca yumdum.

"Ah!" Terle kaplı bedenim uyandığım kabus ile birlikte hızla yatakta doğruldu ve derin nefeslerim odayı kapladı. Karanlık odamın zemininde ve duvarlarında gözlerimi gezdirirken hiç örümcek olmamasıyla rahatlıkla bir nefes verdim. Sanırım örümceğin ısırığını kafama çok taktığım için bu olmuştu. Ayrıca hava hala tam olarak aydınlık değildi ve saate bakarak sabahın erken saatleri olduğunu fark ettim. İlk defa alarmsız bir şekilde bu kadar erken kalkıyordum.

Yataktan çıkarak ter içinde kalmış bedenime baktım. O kadar terlemiştim ki kıyafetlerim bedenime yapışıyordu. Elimi saçlarıma attığımda onlarında ıpıslak olduğunu fark ettim. Bu kadar terlemem garip gelse de kabusa bağladım. Odamdan çıkarak banyoya ilerlerken sessiz olmaya çalışıyordum. Banyoya girip kapıyı kapadım. Musluğu açmak için elimi uzatmamla musluğun elimde kalması bir oldu. Şaşkınlıkla elimdeki musluk parçasına bakarken fışkıran suyun üzerini kapatmak için sepetteki kirli kıyafetleri yığdım. Amcam beni gebertecekti.

Aynadan yüzüme birkaç saniye boş boş baktım. Hala nefes nefeseydim. Gözümün önünden geçen sineği bir refleksle parmaklarım arasına aldım. Bu o kadar hızlı gerçekleşmişti ki kendim bile ne olduğunu anlayamadım. Parmaklarım arasından kurtulmak için çırpınan sineğe dalmış bakarken banyonun kapısı açıldı ve amcamın uykulu sesini duydum. "Jungkook? Ne yapıyorsun?" dedi yeni uyandığı için kısık gözleriyle bana ve parmaklarım arasındaki sineğe bakarken. Hızla sineği serbest bıraktım ve musluğu gösterdim. "Musluklar çok eskimiş amca. Açayım derken elimde kaldı. Tesisatçı çağırsan iyi olur."

Derin bir nefes verirken onun uykulu halinden yararlanarak yanından sıvıştım ve odama gidip üzerimi değiştirdim. Bir anda kendimi oldukça enerjik hissetmeye başlamıştım ve yanında açlık hissi de oldukça fazlaydı. Koşarak merdivenlerden inerken aklımdan geçen tek şey yemek yemem gerektiğiydi. Bu yüzden çıkardığım gürültüyü önemsemeden dolabı açıp ne varsa kucaklamaya başladım. Dolaba konulan fırın yemeğini de alıp kalçamla kapağı kaparken başımı kaldırmamla garip bakışlarla karşılaştım. Namjoon hyung bile çok sevdiği uykusundan uyanmış olduğuna göre oldukça gürültü yapmıştım.

"Günaydın!" dedim enerjik bir sesle. Onların yanından geçip odama giderken arkamdan fısıldaşsalar da net bir şekilde dediklerini duyuyordum. "O az önce donmuş makarnayı da mı aldı?" "Evet, evet öyle yaptı."

***

Perşembe gününü sevmezdim. Lakin bugüne oldukça dolu dolu başladığıma göre devamı da öyle olur sanıyordum. Yanılmışım. Çünkü şu an çok sevgili tarih öğretmenimiz kaplumbağa hızıyla dersi anlatırken enerjik olduğum için uykum gelmiyordu ve ilk kez bu ders uyuyamadığım için sürekli yerimde kıpırdıyor, dizimi sallayarak zamanın geçmesini bekliyordum. Hadi ama! Kim son dersi tarih yapardı ki?

"Götüne kurt mu kaçtı?" yanımdan gelen fısıltıyla Jimin'e garip bir bakış attım. Yüzüm kendiliğinden buruştu ve "Hayır." dedim. "Bu da nereden çıktı?" omuzlarını silkti. "Bugün öğle arası kıtlıktan çıkmış gibi yemek yedin ve ilk kez tarih dersinde uyumak yerine oturduğun yerde hareket halindesin?" dedi tek kaşını kaldırarak. Düşününce gerçekten olduğumdan daha garip davranıyordum. Alt dudağımı öne çıkartıp omuz silktim. Ardından zilin çalmasıyla hızla ayağa kalktım ve sandalyemin gürültülü bir şekilde düşmesiyle uyuyanlar sıçrayarak uyandı.

Spider Man | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin