6

696 101 65
                                    

Selamlarrr

Nasılsınız bakalım?

Ben ders çalışmaktan bıktım diyebilirim :(

İyi okumalar...

___

"Ne sırıtıyorsun sen öyle?" duyduğum amcamın sesiyle kahvaltı masasında olduğumu hatırladım. Çatalımı bırakarak boğazımı temizledim. Şayet amcam zeki biriydi ve bu sırıtmamın nedenini anlayabilirdi ve tabi beklediğim soruda gecikmedi. "Yoksa sevgili yaptın da bize mi söylemiyorsun?" dedi kıstığı gözleriyle. Namjoon hyung ter akıtan halime acımış olmalı ki amcamın peynirli omletini sömürmeye ara verip "Üstüne gitme çocuğun," dedi "anlatmak isterse anlatır."

Ah be zümrüt gözlüm, seni düşünürken ne hallere düştüm böyle? "Amca ne sevgilisi ya? Öyle bir şey olsa ilk size söylerim tabi ki de. Sadece izlediğim filmin komik bir sahnesi geldi aklıma ona gülüyordum." dedim inandırıcı olması için samimi bir gülümseme sunarak. Seokjin amcam inanmış olmalı ki derin bir nefes verdi. "Aferin tatlım, bizden sır saklamak yok ona göre. Biz bir aileyiz sonuçta." Ona onaylayarak kafamı salladım. Yalan söylesem de küçücük beyaz bir yalandı sonuçta.

Kahvaltımın bitmesiyle ayaklanıp çantamı aldım. Amcam da fotoğraf makinesini alıp peşimden çıktı. Sahi şimdi fark ediyordum da iş için çoktan hazırlanmıştı. Seokjin amcam ünlü bir gazete de fotoğrafçılık yapıyordu. Namjoon hyung ise aynı gazetede köşe yazarıydı ve işini daha çok evden hallediyordu, amcamın aksine.

"Bugün işin mi vardı amca?" dedim fotoğraf makinesini boynuna asıp bataryasını kontrol eden amcama. Şayet o haber değeri olan bir şey olursa fotoğraf makinesiyle güzel bir kare yakalamaya çalışırdı. Gazetede çektiği birçok fotoğraf yer alıyordu. "Evet tatlım, müdür güzel bir şeyler yakalamamı söyledi. Bu aralar haber değeri olan bir şey olmadığı için haber avına çıkacağım. Umarım bir şeyler yakalarım. O herifin dırdırını hiç çekemem." dedi gözlerini devirerek. Haline gülerken yanağımdan öpüp arabasına bindi. Giden arabasının arkasından bakarken servisin gelmesiyle sarı servise bindim.

Bir durak sonrası Jimin'in yanıma gelmesiyle koruduğum sessizlik de haliyle bozuldu. "Günaydın Jungkook." dedi Jimin, sinsi bir şekilde yüzüme bakarken dün hakkında soru soracağını biliyordum. "Dün ne işin vardı senin? Beni orada tek bırakacak kadar önemli bir iş hem de." tek kaşını kaldırdı ve kollarını kavuşturarak arkasına yaslandı. Şu an meraktan çatladığına emindim. Hatta bunu sürekli kıpırdattığı dizlerinden ve dişlediği dudağından da anlayabiliyordum.

"Tamam söyleyeceğim ama aramızda kalacak ona göre. Eğer amcama söylersen star wars ölüm yıldızını yapmayı unutmak zorunda kalırsın." dedim gerilen ifadesine bakıp ardından ekledim "4016 parça hem de."

Pes ederek "Tamam tamam!" dedi. "Anlat hadi kimseye söylemeyeceğim."

Etrafta göz gezdirerek kimsenin dinlemediğine emin olduktan sonra Jimin'in kulağına eğildim. "Dün Kim Taehyung ile bir kafede bir şeyler içtik." bir çırpıda söylediğim şey ile donup kalan surat ifadesine baktım. Ardından beklemediğim bir anda "Ne!" diye bağırdı. Bakışların bize dönmesiyle "Bağırma salak." diyerek sessizce konuştum ardından kafasına bir tane patlattım. Bakışların üzerimizden çekilmesiyle Jimin bu sefer sessiz bir şekilde "Pardon ne?" dedi inanamaz bir şekilde "Bildiğimiz KRC'in CEO'su Kim Taehyung mu? Hani şu 'Deli Dahi' denilen. Hani şu-"

"Evet, evet o." dedim sözünü keserek. Eğer durdurmasaydım doğduğu tarihe kadar sayar dururdu.

"İnanamıyorum." dedi gözlerini belerterek. Doğru söylüyordu, ben bile inanamıyordum. "Yani ne bileyim o adam sana nasıl baktı oğlum?" kafasına bir tane daha geçirdim. Sahi bu çocuk kafasına sürekli vurmamdan dolayı mı mallaşmıştı acaba?

Spider Man | TaekookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin