Merhabaa
Hesaba girmişken bir bölüm atayım dedim ve atıp kaçıyorum jdjdjdjd
İyi okumalar...
___
"Jimin bugün senin için özel bir gün mü?" diye sordu matematik öğretmenimiz. O da diğerleri gibi Jimin'e garip bakışlar atıyordu.
"Evet öyle Bay Lee." dedi Jimin. Arkasına yaslanmış bir şekilde elinde tuttuğu tükenmez kalemi parmakları arasında çeviriyordu. Ara ara saatine bakıyordu çünkü zil çaldıktan sonra staj için şirkete gidecektik. İçimde bariz bir heyecan vardı. Bu heyecanı gizli bir iş çevirmeme bağlıyordum.
Bay Lee, Jimin'in bu iş adamı tavırlarından dolayı daha fazla soru sormadan derse devam etti. Yaklaşık on beş dakika sonra çalan zil ile ayaklandım. Kitapları elime alırken Jimin ayakta beni bekliyordu. Sınıftan çıkarken kitapları koymak için dolabıma doğru yöneldim. "Oraya hangi otobüsle gideceğiz?" dedim dolabımın şifresini girerken.
"Taksiyle gideriz. Babamdan bunun için para aldım, otobüse binersem takımım kırışır." dediklerine göz devirirken kitapları koyduğum dolabı kapatıyordum. "Ne değerli takımın varmış senin öyle. Bana gerçek Jimin'i ver, bu halini sevmedim." dediklerimi hiç takmadan arkasını dönerek okulun çıkışına yöneldi. "Hey! Kime diyorum!" arkasından koşar adım ilerlerken söyleniyordum çünkü Jimin bu dünyaya beni çıldırtmak için gönderilmiş olmalıydı ve evet, bu haline sadece ben değil herkes sinir olmuştu. Öyle ki sabah okul koridorunda ilerlerken yanımızdan hızlı geçen biri yüzünden ceketi uçuşmuş, bunun için çocuğun arkasından saydırmıştı. Neymiş efendim, ceketi uçuşursa buruşurmuş. Daha fazla düşünüp çıldırmamak için aklımdaki olayları 'Jimin'in saçmalıkları' adlı köşeye attım ve çoktan gelen taksiye bindim.
Taksi birkaç dakika sonra şirketin önünde durdu. Taksiden inerken koca binanın uzunluğuna hayretle baktım. Öyle ki bakarken boynum acıdı. Şirketin sahibiymiş gibi bir edayla yürüyen Jimin şimdiden birkaç kişinin ilgisini üzerine çekmişti. Tamam, yalan olmasın arkadaşım diye söylemiyorum yakışıklıdır kendisi. Birde üzerine şık bir takım giymesiyle dikkat çekmesi gayet olağan bir durumdu. Tabii bu görünüşünü bozan şey garip hareketleri ve davranışlarıydı. Bir şeyi ciddiye aldığında dönüştüğü karakterin hareketlerini abarttığını hatırlatmama gerek yoktur herhalde.
Güvenliği geçip içeri girdik. Girişte hemen sağ tarafta danışma vardı. Danışmada oturup bilgisayarda bir şeylerle ilgilenen kadının önüne gittik. Bizi görmesiyle gülümsedi ve "Buyrun." dedi nazik sesiyle. İşi buydu tabii bu yüzden bu ilgili tavırlarını pek de gerçekçi bulmadım. "Biz staj için geldik." dedi Jimin tek kolunu danışmanın masasına yaslarken.
Görevli kadın masanın sağ kısmında bulunan isim kartlarını gösterdi. "O halde isminizi buradan bulup yakanıza takın. Yedinci kata giderseniz orada size yardımcı olurlar." bakışlarını tekrar bilgisayara çevirmesiyle göz devirdim. Gözlük camından yansıdığı kadarıyla kart oyunu oynuyordu.
Yaka kartını takıp asansöre yöneldik. Bu sırada giriş kapısından giren kişiler dikkatimi çekti. En önde esmer ve yakışıklı bir herif vardı. Arkasında bulunan takım elbiseli adam sürüsüyle ilerliyordu. Belli ki mevkisi yüksek biriydi. Jimin'in kolunu dirseğimle dürtüklerken hala adama bakıyordum. "Kim bu yakışıklı?" önümüzden geçerken bakışlarımı hissetmiş gibi yeşil gözlerini bana çevirdi. Bedenimi baştan aşağı süzüp dikkatle yüzüme bakarak asansöre yöneldi. Asansörün kapısı kapanana kadar ise göz göze bakışmaya devam ettik. Resmen herifin ağzının içine düşecektim.
"Onu tanımıyor musun gerçekten? Herif bu şirketin CEO'su, Kim Taehyung. Babası öldükten sonra işlerin başına geçti. Ona deli dahi diyorlar. Baya zekiymiş yani. Hem sana nasıl baktığını gördün mü? Bence ilgisini çektin." Jimin'in yüzünde ki sinsi sırıtışa inanamaz gibi baktım. Neye şaşıracağımı şaşırdım desem durumumu özetleyebilirdim sanırım.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Spider Man | Taekook
FanficBir Örümcek Adam hikayesi...Ah, tabi Jeon Jungkook tarzı. Spider Man au