EZGİ'NİN HİKÂYESİ
29.04.2021Bağzıları - Zaten Kırılmış Bir Kızsın
1. ''Yetim Eller''
Bu yarım kalmış değil yarına kalamamış bir dünün hikâyesi.
Zamanla bir alıp veremediğim olmadı ama onun benimle bir sorunu vardı. Benimle bir derdi vardı. Zaman kendi elleriyle inşa ettiği saati ahtapotun kolları gibi kavrıyor ve her dibe vuruşumda altüst ederek hayatımı başa sarıyordu. Benimle bir derdi vardı. Bana acımıyordu. İlerlememe izin vermiyor, büyütmeden beni zamanda bırakmak istiyordu.
Büyüyemem zaten, büyüdüm sanmıştım ama küçücükmüşüm meğerse kendimi kandırdığımla kalmışım.
Sadece başkalarının yalanlarına kanmayanlar kendilerini kandırmayı iyi bilir, kendime öğrettiğim ilk yalan da buydu.
Sıkıcı ve aynı şeyleri yaşayıp durduğum hayatımın son gününde makine seslerinin insan seslerine karıştığı koca odada masamın başında oturmuş iki ay önce girdiğim terzi dükkânında gün sonuna doğru ilerliyordum. Hayatımın son günü dediğime takılmış olabilirsiniz ama bu sefer kendimi kandırmadım. Yarına dair hayalleri olmayan insanların yaşadığı anların bir saniyesi yoktur. Şu an dünde kaldı ama ben yarına varmadım. Saat hep aynı şekilde tekrarlar çünkü. Sayılar biter ve saat altüst olur. Döneriz yine en başa.
Dalgın bir halde önümdeki erkek ceketinin astarını dikerken ne ara olduğunu anlayamadığım anda makineye elimi yakın tutmuş olacağım ki tenimde okkalı birkaç delik oluştu ve elimi dehşetle makineden çekmem bir oldu. Acıyla parmağımı diğer avucumun içine gömerken makineyi kapattım. O sırada hemen yan masada oturan Latife abla endişeyle yanıma geldi. ''Ezgi, iyi misin kızım?''
''Elimi acıttım,'' diye sıktım dişlerimi ve dudaklarımı sertçe birbirine bastırırken avucumda bir ıslaklık sezdim. Kafamı eğip baktığımda parmak boğumlarına oturan ve süzülmek için sabırsızlanan kan gölcüğüyle tanıştım.
Latife abla gözlerini aralayarak hemen yerdeki kutudan fazla gelen bir kumaş aldı ve elime sarmaya başladı. ''Dur kızım dur!''
Ona yardımcı olarak avucumu açtığımda kanın akım şiddeti hızlandı. İğneler çok derin ve fazlaca giriş yaptığından verdiği hasar da aynı oranla büyüktü. Acısı katlanılmaz değildi ama biraz daha beklersem kapanmaz hasarlar bırakabilirdim. Latife abla yüzünü buruşturarak, ''Bir hastaneye gidelim,'' diye konuştu. ''Dikiş atılır.''
''Ben hallederim,'' dedim dudaklarımdan firar eden hafif bir sızıyla. Elimdeki kumaşı kanayan yere bastırmaya devam ederken ayaklandım. O sırada buradaki çalışanların işçi başı olan Nergis Hanım yanımıza gelerek çatık kaşlarıyla yüzümü süzdü. ''Ne oldu?''
Latife abla, ''Elini yaraladı,'' dedi. ''Bir doktora görünmesi gerek.''
Nergis hanımın rahatsız edici bakışları elime kaydığında, ''Bir şey yok gibi duruyor,'' dedi. ''Mesai saati içinde keyfi sebeplerden ötürü çıkış yapılmaz.''
''Ne keyfi sebebinden bahsediyorsunuz siz?'' dedim sesimin sert çıkmasına mani olamadan. ''Merak etmeyin bir saatten fazla sürmez, ayrıca maaşımdan kesersiniz.''
''Burada işler öyle yürümüyor küçük hanım!'' diye azarladı beni direkt. Göğüs kafesimdeki sert ağrı dilime vurmak üzereydi. Elimdeki sızı her geçen saniye baskısını arttırmaya başladığında memnuniyetsiz tavrıyla, ''İyi git,'' dedi. ''Ama Salim'le konuşacağım bu konuyu! Geçen sefer de yedin mesainden.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
EZGİ'NİN HİKÂYESİ
Teen FictionMürekkebe Boyanan Sardunya'daki Ezgi karakterine ait bir hikâyedir.