4. ''Ruha Dönüş''

3.1K 467 190
                                    

Dedublüman - Belki

4.Bölüm: "Ruha Dönüş"

Sona koşmak başlangıç noktasına varmaktır.

En azından şu an yaşadığım duyguların bir cümlesi olmuş olsaydı bu olurdu.

Soluk soluğa kalmışçasına hiç bilmediğim bir sokak arasında Emre'yleydim ve ellerimiz ayrılalı saniyeler olmuştu. Soğuğa karşı koyduğum tenim titrerken ne olduğunu anlamak için gözlerimi kısarak onun bana bakmaya yüzüne gittim. ''Kimden kaçtık biz?''

Bana cevap vermedi daha doğrusu veremedi.

''Emre kimden kaçtık?'' diye sordum bir kez daha.

Derin bir nefes aldı ve terlemiş yüzüyle bana baktığında gözlerindeki endişeyi görmek beni iyi hissettirmekten çok uzaktaydı. Emre dudaklarını ıslatırken, ''Orada olmamamız gerekti,'' dedi. ''Sadece bu kadar.''

''Benim mi yoksa senin mi?''

''İkimizin.''

''Sebep?'' diye sordum inanmayarak. ''Arkadaşın orada yalnızca seni ima etti. Hatta ima değil direkt seni söyledi.''

''Polis mekânı basacaktı ve haliyle sen de zarar görecektin,'' diye cevap verdiğinde gözlerim sadece büyüdü. Ekledi. ''Kaçmamız gerekti.''

''Hep böyle mi yani?''

''Anlamadım?''

Gülümsedim. Vereceğim tepki bu olmamalıydı ama ben sadece gülümsedim. ''Sen hep böyle kaçar mısın bir şeylerden?''

''Kaçmam gerekiyorsa kaçarım,'' dedi düz bir sesle. ''Ardıma bakmam.''

''Çünkü ardına bakarsan yaşayamazsın öyle mi?''

''Öyle.''

''Peki,'' dedim kabullenerek. ''Sanırım cevabımı aldım.''

''Neyin?''

''Sen benim ardımda kalansın ve ben sana bakarsam yaşayamam,'' dedim. Bu cesur değil dürüst olmaktı ve bunu yapmak zorundaydım ama kahretsin ki elimi ateşe uzatmaktan geri kaçamıyordum. Yanacağımı, üzüleceğimi belki kül olacağımı bile bile ateşe dokunmak istemek neyin cesaretiydi? Bu cesaret miydi sahi yoksa aptallık mı?

Aptal mıydım ben?

Belki öyle belki değil. Bilmiyorum ki... Daha önce kimse beni hayatında istemediğini açıkça belli etmedi, sessizce terk edilen oldum hep ve itirazım da olmadı.

Emre kararmış gözleriyle bana bakmaya devam ettiğinde içimdeki o küçük acının tesiri bile bu kadar fazlayken karşı koymaya çalışmak da o kadar zor olmaya başladı. ''Ezgi,'' dedi bana adımı her seferinde bir manası varmış gibi hissettirdiğinde. ''Seni üzmek istemiyorum. Hatta o kadar üzmek istemiyorum ki keşke hiç tanışmasaydım gözlerinle.''

''Emre sen beni sana platonik ve peşinde sürüklenen biri mi sanıyorsun?''

''Hayır,'' dedi hızla. ''Ama sen bunu neden sürekli bir kanıtlama çabası içindesin onu anlamıyorum.''

Yüzümü ekşittim ve bir adım geri çekildim. ''Senin yüzünden olabilir mi? Beni bu gece neden davet ettin? Ne görmemi istedin Emre? Gördüm ben...''

''Gördün değil mi?'' dedi kafasını sallayarak. ''O rehberimdeki adım gibi ne kadar boktan bir insan olduğumu gördün.''

''Kendine hakaret etme artık.''

EZGİ'NİN HİKÂYESİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin