Beğeni ve yorum yaparsanız çok mutlu olurum. Yorumlarınız gelecek bölümlerin daha kaliteli olmasını sağlarken, beğenileriniz beni mutlu edecek. Şimdiden teşekkürler🌸
Keyifli Okumalar❤️
*
Kocaeli otogarına girmiştik. Artık yeni yaşam alanım olacaktı burası. İnternetten çok kez bakmış olsam da ,şehri gezmek için sabırsızlanıyordum. Her şeyi arkamda bırakıp bu şehirde yeni hayatıma tutunacaktım. Yeni arkadaşlarım olacaktı, yeni bir okulum. Farklı sokaklarda gezecektim. Belki mutlu bile olurdum. Belli mi olur?
Babamın seslenişiyle düşüncelerimden sıyrılıp ona doğru yürümeye başladım. Taksiye bindik. Babam taksiciye 'Pasha Palas kaptan' dedi. Pasha Palas nedir ya öyle otel ismi mi olur? Hiç yaratıcı değil diye düşünmeden edemedim. Otelin önüne geldiğimizde ismini beğenmediğim otel güzelliyle utandırmıştı beni. Kırmızı dev binaya girerken adeta büyülenmiştim. Burası müthişti, hatta müthiş az bile gelebilir.
Annemler odalarına yerleşmişti bende iki oda yanlarına yerleşecektim. Odaya girdim, burada da her şey kırmızıydı. Bu ne kırmızı sevgisi. Yatağıma oturdum, telefonum çalmaya başladı.
Melis...
Şuan onunla konuşursam sesimden bir şeyler anlar ve beni soru yağmuruna tutardı, bunu kaldırabilecek güçte değildim. Sessize alıp komedinin üzerine bıraktım telefonu. Pijamalarımı giyip yatağıma girdim, çantamdan günlüğü aldım, okumak istemiyordum ama bir yandan da kendimi buna mecbur hissediyordum.
'Sevgili Günlük'
Bugün Bora Egeyle buluştu ve kendimi her buluşmalarındaki gibi berbat hissediyorum. Artık bu durumdan o kadar sıkıldım ki, ama Ege'yi üzmek istemediğim için ve Bora istediği için susuyorum. Bora Ege'yi eve bıraktıktan sonra yanıma geldi. Üzerine Ege'nin parfümü sinmiş yine. Ona belli etmesem de buna bozuluyorum. Her seferinde aynı şeyi yaşamaktan sıkıldım. Dile getirdiğimde sürekli Ege'yi savunuyor bana. Bazen onu sevdiğini düşünmüyor değilim. Bugün de tatsız ayrılıyorduk ama gönlümü almayı başardı giderayak. Bunları buraya yazarken bile gülümsüyorum. Çok aşığım çoook :)
Kendimden de onlardan da iğreniyordum. Fotoğrafı tekrar elime aldım. Bora öyle güzel gülmüştü ki. Mutlu olduğu her halinden belliydi. Gamzeleri son noktaya ulaşmıştı. Bir kolunu beline attığı Gaye ise ondan da mutluydu. Yüzünde koca bir gülümseme vardı ve güneşten kısılan küçük gözleri siyah kaküllerinin altında kaybolmuştu-her zaman ki gibi-Gözlerim dolmuştu yine. Hızlı hareketlerle fotoğrafı defterin arasına sokuşturup yatağa girdim. Gözlerimi sıkıyor ağlamaya direniyordum. Ama başarılı olamadım. Yaşlar yastığımı nemlendirmeye başlamıştı bile. Bunları hak etmedim diyordum kendi kendime. Çok sevmenin karşılığı bu olmamalıydı. Her şey için pişmandım şimdi. Arkasından bu kadar üzüldüğüm için, her şeye küstüğüm için pişmandım. Ama pişmanlıklar zamanı geri getirmiyordu. Şuan bile onun için döktüğüm gözyaşlarına pişmanlık duyacağım halde ağlıyordum. Yatağımda doğruldum ve avuçlarımı açıp dua etmeye başladım. Bir yandan ağlıyor bir yandan da dua ediyordum.' Allah'ım sen bu acıyı kalbimden al. Mutlu olmama yardımcı ol...'
Çaresizliğin koynundaydım ve tek yapabildiğim buydu. Güçsüz biriydim ben. Ne gidip Gaye'ye hesap soracak gücüm vardı. Ne de bu işi kurcalayacak takatim. Her şeyi akışına bırakmıştım. Keşke hiç öğrenmeseydim diyordum şimdi. Salak kalsaydım tüm bu olanlara karşı. Fazla düşünmekten olsa gerek baş ağrım şiddetini arttırmıştı. Keşke şu teknoloji geçmişteki acıları silebilecek kadar gelişebilse.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÜŞLER SOKAĞI
Jugendliteratur'Hani bana neden buraya geldiğimi sormuştun ya,işte bu yüzdendi.Biz kendi aramızda,sokağımıza Düşler Sokağı derdik.Özellikle de ben,çünkü düşlediğim her şey bu sokaktaydı.Ama şimdi sadece kırılan umutlarıma şahit gösterebiliyorum orayı.O yüzden bura...