San eve vardığında onu yaralı halde gören babası ve kardeşi telaşla koluna girdiler ve yatağa yatırdılar. Kolundaki kanama tamamen durmuş olmasa da hafiflemişti. San ise yüzündeki kocaman gülümsemeyle ne kolundaki, ne de bacağındaki sızıları hissediyordu. Babası, bu duruma anlam veremese de sormak istememişti çünkü oğlunu uzun zamandan sonra ilk kez böyle mutlu görüyordu. Ne kadar endişelense de bu anı bozmamayı seçti.
-Genç oğlan, uzandığı yataktan kalkarken ne zaman uyuduğunun farkına varmamasının verdiği şaşkınlığı yaşıyordu. Hava çoktan kararmıştı. Sarılı koluna ve bacağına baktı. Artık ağrıları daha hissedilebilir olmuştu.
Yavaş adımlarla mutfağa yöneldi. Babası ve kardeşi masada oturmuş yemek yiyorlardı. Henüz geldiğinin farkına varmamışlardı. San bir süre bu ikiliyi izledi. Annesi öldüğünden beridir evi tek başına geçindirmeye çalışıyordu. Kazandığı birkaç kuruş para da karınlarını tam anlamıyla doyurmaya yetmiyordu. Ufak tencerede yaptıkları yemek çabucak bitmesin diye büyük uğraş gösterirlerdi. Fakat artık bunu yapmalarına gerek yoktu.
Yanlarına ilerleyip tencereden bir kepçe dolusu yemeği tabaklarına sırayla doldurdu. Kardeşi hızla yerinden kalkarak ona müdahale etmeye çalışacaktı ki San onu durdurdu."Abi, ne yaptığını sanıyorsun? Kafana da mı darbe aldın yoksa?"
"Hayır, kafam gayet yerinde. Artık bu şekilde yaşamamıza gerek yok."
Babası, kaşlarını çatarak bakışlarını San'a yöneltti.
"Ne demek istiyorsun?"
"Ben..."
Derin bir nefes alarak boş sandalyeye oturdu ve konuşmasına kaldığı yerden devam etti.
"...kraliyet ailesi için çalışacağım. Demek istediğim, artık size hak ettiğiniz hayatı verebileceğim. Artık karnınızı gönül rahatlığıyla doyurabileceksiniz, üzerinizdeki paçavralardan kurtulacaksınız ve daha büyük bir evde yaşayabileceksiniz. Yarın gidi-"
San'ın sözleri, hışımla ayağa kalkan babasının yüzüne indirdiği tokatla yarıda kesildi.
"Sus. Daha fazla konuşma. Annenin ölümüne yol açan insanlar için çalışacağını söylerken utanmıyor musun? Biz senden hiçbir zaman lüks bir hayat istemedik."
"Annemin ölümünden asıl sorumlu kişiyi üçümüz de çok iyi biliyoruz baba."
Bir tokat daha indirmek için elini kaldırmıştı ki oğlunun öfkeyle bakan gözleri buna engel oldu.
"Eğer bu kapıdan çıkarsan bir daha geri dönüşün olmaz. Seçim senin." diyerek mutfaktan ayrıldı.
-Güneş ilk ışıklarını göstermeye başladığında San, çantasını çoktan çantasını hazırlamış ve yola koyulmak için hazırdı. Tam odadan çıkacağı sırada kardeşinin sesini duydu ve arkasını dönerek ona baktı.
"Abi, gerçekten gitmek zorunda mısın? Kalsan olmaz mı? Hem ben de çalışabilirim, yardım ederim sana."
Kardeşinin yanına ilerleyip yatağa oturdu ve ona sıkıca sarıldıktan sonra saçlarının üzerine öpücük kondurdu.
"Gitmeliyim. Annemin benden son isteği buydu; babamın, özellikle de senin hayatını kurtarmam. İsteğini yerine getirmemin belki de tek çaresi bu."
Küçük çocuğun gözlerinin dolduğunu görünce sessizce kıkırdadı.
"Hey hey, ağlama sakın. Yoksa minik bir bebeğe mi dönüşüyorsun?"
"Hayır, ağlamıyorum!" dedikten hemen sonra göz yaşları yanaklarından akmaya başladı. Abisine sarılarak omzunda ağladı bir süre. Geri çekildiğinde burnunu çekerek ıslanan yanaklarını sildi.
"Geri döneceksin, değil mi? Beni tamamen bırakmayacaksın."
"Sevimli bebek kardeşimi nasıl bırakabilirim ki?"
Karşılıklı gülüşüp tekrar sarıldılar birbirlerine. Artık San için yola koyulma vakti gelmişti. Yataktan kalkıp evin kapısına yöneldiler ve vedalaşıp birbirlerine son kez sarıldılar.
"Babama iyi bak, tamam mı? Birkaç güne parayı size ulaştırmış olurlar. Onunla kendinize güzel şeyler alın."
"Tamam, merak etme. Sen dönünceye dek kontrol bende."
Kardeşinin saçlarını okşayarak mırıldandı.
"Sana güveniyorum o halde."
Ellerini kardeşinin omuzlarına yerleştirip hafifçe sarstı ve bir süre yüzüne baktıktan sonra hafifçe kafa salladı. Ardından geri çekilip evden yavaş yavaş uzaklaşmaya başladı. Son kez arkaya dönüp baktığında kardeşinin ona el salladığını gördü ve ona karşılık verdi.
Arkasında küçük ve yardıma muhtaç bir çocuk değil; kendinden emin, güçlü ve yetenekli bir birey bırakıyordu. Bu yüzden içi rahattı.
San için hiçbir şey eskisi gibi olmayacaktı artık. Hayatında bazı şeyler son bulsa da her son, yeni bir başlangıç demekti ve genç oğlan, yeni hayatına adımını çoktan atmıştı.__________
Herkese merhaba! Uzun zamandır kendimde bölüm yazacak enerjiyi bulamıyordum fakat en sonunda başardım. Bu bölüm geçiş gibi oldu. Asıl olaylar bundan sonra başlıyor.🤭
ŞİMDİ OKUDUĞUN
princeps militi ✠ woosan
Fanfiction"Dudaklarınızdan dökülen her söz, benim için bir emirdir."