0.4 - nipple pad

844 121 66
                                    

🎵the 1975 - roadkill

OHA YAZAR ASIR GEÇTİ OHA NEREDESİN dediğinizi duyar gibiyim :')

bölüm adı mood

günaydın canlarım, belki siz bunu okurken sabah vakti değildir ama ben saat onda klavye başına oturdum o yüzden bana göre selamlaştık

benim gibi bir yazara nasıl katlanıyorsunuz çok merak ediyorum

yeni bölüm için: 50 oy ve 50 yorum

yorumları hikayenin yükselmesi için değil, onları okuyunca çok eğlendiğim için istiyorum KJOIFJSFOJSO hem çoğunlukla cevap veriyorum, muhabbet etmiş oluyoruz <3

yorumları hikayenin yükselmesi için değil, onları okuyunca çok eğlendiğim için istiyorum KJOIFJSFOJSO hem çoğunlukla cevap veriyorum, muhabbet etmiş oluyoruz <3

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Esnerken ağzımı kapatmayı gerek görmeyip, paytak adımlarla odadan çıkmak için yürürken bir yandan da serçe parmağımın acısını yok saymaya çalışıyordum. Bir günlüğüne giydiğim ayakkabının acısı bir haftada çıkacaktı sanırım.

Kapıyı açmak üzere elimi uzattığımda olduğum yerde durdum ve kafamı geriye çevirdim. ''Yatağı toplasa mıydım ya?''

Dudaklarımı büzerek ve gözlerimi kısarak geçirdiğim yarım dakika sonunda umursamazca omuzlarımı silktim ve, ''Ama yorgunum.'' diye mırıldanarak odadan çıktım.

Neredeyse sabah vakti yattığımız için Jungkook'un hala uyuyor olacağını düşünüp resmen nefesimi tutarak evin içinde ilerlerken, bir yandan da evi inceliyordum. Dün aceleyle geldiğim için ve sonrasında da yorgun düştüğüm için fırsatım olmamıştı.

Hala bulunduğum durumu sindirememiştim. Yaklaşık üç gün önce tanıştığım ve basit bir pizza muhabbetim dışında hiçbir diyaloğumun olmadığı bir adamın evine gelmiştim. Belki de yanında hiçbir güvencem yoktu. Bir katil olabilirdi ya da bir...

Sapık?

Tanrım, adını bile yaka kartından öğrenmiştim.

Bir açıdan baktığımda bunun yalnızca aptal cesaretiyle yapılmış bir hareket olduğunu da biliyordum fakat bu söz ne kadar hoşuma gitmese de, kaybedecek bir şeyim yoktu.

Jungkook'un kapısı kapalı olduğu için onu yoklamaya ihtiyaç duymadan banyoya girdim. Sifonu çektikten sonra lavabonun karşısına geçip musluğu açtım ve gider borusuna akan su birikintisini yorgun bir ifadeyle izlemeye daldım.

Dünden kalma gibi hissediyordum, başımda tatlı bir ağrı vardı. Belki daha sonra Jungkook'tan ağrı kesici isteyebilirdim.

Avucumu soğuk suyla doldurup eğdiğim yüzüme çarptığımda, geri damlayan siyah lekelere çatık kaşlarımla baktım. Lisa'nın söylediğine göre gece uyurken elimle gözümü ve yüzümü ovuşturma huyum vardı ve bu yüzden yüzüm mahvolmuş olmalıydı çünkü makyajımı çıkarmadan yatmıştım.

los angeles boy, rosékookHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin