Beş sene önce Pyongyang yakınları,
"Av sezonunun erken kapandığına inanamıyorum! Oysaki bu sezon çok iyi iş çıkarıyorduk! Lanet olsun! Kış mevsiminden nefret ediyorum!"
"Evet bu kış diğerlerine göre daha sert geçeceğinden sezon erken kapanıyor ama işin iyi yanından bak Momo. En azından Heechul ile daha fazla zaman geçirebileceksin. Belki de bu sefer mercimeği gerçekten fırına verirsiniz hım?"
"Jihyo!"
"Bunda utanılacak bir şey yok. Sonuçta bir senedir berabersiniz, bence artık bir sonraki adımı atmanızda bir sakınca yok, sence de öyle değil mi Lisa?"
Soru işaretinin yanında adımı duymamla beraber hafifçe irkilip istemsizce yanımdaki ikiliye şaşkınca baktım. Bakışlarım sorunun sahibi Jihyo ile bir kere daha buluşunca, aklına gelen şey onu eğlendirmiş olacak ki, dudağının bir köşesi yukarıya kıvrılmıştı.
"Ne o yoksa bizi dinlemeyip hala onu mu düşünüyorsun?"
Jihyo'nun sorusuyla beraber Momo kahkahasını basmış ancak ona savurduğum fevri bakışımla kahkahasını aniden kesip, eliyle ağzını kapatmış daha sonra da benimle göz kontağı kurmayı kesmişti.
"Kimden bahsettiğini bilmiyorum."
Jihyo bu cevabımı önceden biliyormuşçasına hemen araya girip; "Bence biliyorsun." deyip kolunu omzuma atmıştı.
"Hayır, bilmiyorum Jihyo." diyerek kendimi ondan savuşturarak aramızdaki yakınlığa mesafemi koydum.
"Hadi ama Lisa!" dedi Momo isyan ederek. "Artık bütün grup bile birbirinize nasıl yiyecek gibi baktığınızın farkında. Birinizin artık ilk adımı atması lazım."
"Saçmalamayın lütfen. Bizim aramızda öyle bir şey olamaz biz arkadaşız." dedim kendimden emince. Jennie ile yakın olsak da aramızda hiçbir zaman romantik açıdan bir şey olmamıştı, buna benzer konular hakkında aramızda bir konuşma da geçmemişti.
İki kız da anlaşmış gibi son cümlemle beraber gözlerini devirmiş, beni bu konudaki düşüncelerimi değiştirmek için ant içmiş gibi davranıyorlardı. Jihyo'nun ağzı tam aralanacaktı ki, araya giren uzaktan gelen bir ses buna engel oldu.
"Kızlar! Tanrılar aşkına soğuğun ortasında dikilip ne konuşuyorsunuz bilmiyorum ama acilen gelmeniz gerekiyor. Tzuyu ile beraber yakınlarda bir ayı gördük. Yardımınız lazım." Sana yanımıza gelmek için koştuğundan sesi soluk soluğaydı.
Jihyo, durumun ciddiyetini anlayarak sırtındaki oku eline alıp tüm dikkatini Sana'ya vererek, "Yolu göster. Arkandayız." dedi. Sana'nın kafasını sallamasıyla beraber aniden bana dönüp, "Bu konuşmanın burada bittiğine inanıyorsan yanılıyorsun Lisa." dedi. Momo'nun da onaylayıcı sesiyle beraber gözlerimi devirdim ve okumu elime aldım. Sonuçta onlara karşı gelmek imkansızdı ve onlar da bunun farkındaydı.
-
"Kış ayının ortasında olmamıza rağmen bir ayıyı avladığımıza inanamıyorum. Ayıların kış uykusuna yatması gerekmiyor muydu?" dedi Tzuyu soluk soluğa. Gücünü toplamak için tuttuğu kızağın bir ipine yüklenip, "Üstelik bu ayı çok büyük ve ağır."
"Sanırım kış uykusu için yeteri kadar yiyecek bulamamıştır." dedi Sana sakin bir sesle. "Ayıları bir kenara bırakın da, geçen gün Jeongyeon ve Nayeon beraber bir grup dev görmüşler."
"Yine mi?" dedi Jihyo şaşkın bir ifadeyle. "Neden diğer hayvanların yiyecek bulamadığına şaşırmamalı. O yaratıklar gerçekten çok korkutucu ve önüne gelen her şeyi yiyorlar."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Queen
FanfictionLalisa Manoban, Tayland asıllı olan ve geçimini demircilikle sağlayan Bay ve Bayan Manoban'nın tek çocuğuydu. Bay Manoban Tayland Kralı'nın demircisiydi ve krallık çevresince bilinen, saygı duyulan oldukça yetenekli bir zanaatkardı. Ancak Manoban ai...