Bölüm 17

856 53 33
                                    

bi 10dk falan yürüdükten sonra Louis'den yeterince uzaklaşabilmiştim ve kafamı dinlemek için kendimi ıslak kumların arasına bırakıp denizi dinlemey başladım. Taa ki tanıdık bi ses konuşmaya başlayana kadar.

X: yine ıslak kumlar yine aynı yalnız ve güzel kız ha?

Konuşan William'dı ve yanıma oturup devam etti.

William: yine biri mi üzdü seni?

Y/n: yo arkadaşlarla çıkmıştık biraz kafa dinlemek istedim.

Willam: eşlik edebilir miyim?

Y/n: olabilir :)

William kafasını omzuma yaslamıştı beraber denizi ve dalgaları izliyoduk.

Louis'den

Y/n yürümeye gitmişti ben de yapıcak başka bi şeyim olmadığı için arkasından gittim ama beni göremiyceği kadar arkadaydım. Yaklaşık 10dk yürüdükten sonra etrafına bakınıp kimse olmadığına emin olduğu zaman ıslak kumlara oturdu. 3-4 dk ne yaptığını izledim derken arkasından tanımadığım bi çocuk geldi. Benimle saçma sapan kavgalar edip trip attıktan sonra sahilde gizli gizli bi çocukla buluşmuştu gerçekten yaptıklarını aklım almıyodu. Kesin bu o yavşak çocuk neydi adı? hah Will GERÇEKTEN ANLAMIYORUM BU KIZI. Ben bunları düşünürken Will olduğunu düşündüğüm çocuk kafasını Y/n'nin omzuna koydu. Bu manzarayı izlemeye daha fazla dayanamıyacağımı düşünüp şemsiye ve şezlongların oraya gittim.

Finn: abi yine noldu sen neden ağlıyosun.

Ağladığımın farkında bile değildim ama farkına varınca hıçkırarak ağlamaya başlamıştım.

Louis: Ben g-galiba çok k-kötü bi şey yaptım

Finn: Ulan olaysız günümüz yok amınakoyım yine naptın?

Louis: çok fen aşık oldum, olmamam gereken birine, hiç olmamam gereken bi zamanda.

Gözümden akan yaşlar şelale olmuştu bunu itiraf etmek ağrıma gitmişti. Finn'in bana sarılmasıyla ağlamam daha da şiddetlendi.

Finn: Olm kim bu kız dicem de geçen gece olanlardan biliyoruz galiba.

Louis: doğru biliyosun galiba.

Finn: yine noldu ki?

Louis: Ya bilmiyorum ben buna açıldığımdan beri saçma sapan kavgalar ediyoruz ama gün sonunda yine ''KANKA'' oluyoruz . biraz önce de biraz atıştık sonra yine şakalaşıyoduk ki bu yürümeye gitti ben de bi bakiyim dedim. BAŞKA Bİ ÇOCUKLA BULUŞTU. ÇOCUK  KAFASINI Y/N'NİN OMZUNA KOYDU BERABER DENİZİ İZLEDİLER.

Finn: iyi de sen o gece ''Y/n bana beni sevdiğine benzer bi şey söyledi'' demedin mi?

Louis: ya söylemişti ama galiba benden nefret ediyodu ya da OF BİLMİYORUM AMK ben bu kızı asla anlamıyorum. Seviyo gibi ama sevmiyo gibi de. Benden nefret ediyo gibi de kıskanıyo gibi de. Bi sıcak bi soğuk. Bi var bi yok. Keşke hep o olsa hep yanımda olsa ama yok YOK.

Millie: AY NE YOK NOLUYO BE

Finn: bi şey olmuyo bal, erkek meseleleri. Sen bi Y/n'ye bak bakalım nerde napıyo.

Millie: harbi lan bu mal napıyo ben bi bakim.

1 saat sonra Y/n'den

Will'le oturuken Millie yanımıza gelmişti. Will ve Mills'i tanıştırmıştım. Şimdi beraber deniz kenarında bi kafede oturuyoduk. Mills'in telefonu çalmıştı.

(2dk sonra)

Mills: aşko ben Finn'in yanına gidiyom Beyim çağrıyo.

Y/n: ay hemen koş beyci seni

Mills: sen geliyo musun Louis falan var istersen Will'le Louis'i de tanıştırırsın.

Y/n: AMAN ALİ RIZA BEY TADIMIZ KAÇMASIN.

Mills: salak ya JHCDBVSJKC neyse Will bu mal dalga geçiyo geliyo musunuz gelmiyo musunuz?

Will: bence biz biraz daha oturalım ben sonra Y/n'i otele bırakırım

Mills: okey o zaman ben kaçtım beyim bekler.

Y/n: KOŞTUR HAFIZIM KOŞTURRR

-------------------------------------------

Saatlerdir Will'le oturuyoduk ve garip bi şekilde hiç sıkılmamıştık. Ama kafam deniz suluydu ve otele gidip duş almam gerekiyodu.

Y/n: Will ya artık kalksak mı hem hava kararmya yakın hem de benim duş vs. almam lazım sonra da otelde yemek yiycem bizimkilerle istersen sen de gel

Will: yok ya ben seni bırakıyım otele bu akşam benim arkadaşlara sözüm var

Y/n: tamam o zaman kalkalım.

Will arabayla beni otelin kapısına getirmişti tam inerken konuştu.

Will: sohbetin sarıyo :) acaba yarın akşam benimle yemeğe çıkmak isteyebilir misin hanımefendi?

Y/n: Bilmem ama olabilir beyefendi :)

Will: tamam o zaman yarın akşam 20.00'da sizi burdan alıyorum hanımefendi.

Y/n: e peki beyefendi alın bari.

Will: :) görüşürüz hanımefendi.

el sallayıp arabadan indim. Odaya çıktığımda Louis'i görmeyi beklerken karşımda Mills'i görünce bi ufak şaşırdım.

Y/n: bi şey mi oldu.

Millie: bilmiyorum ki Louis odaları değişmek istedi. Finn'de onun bu odada olmamasının daha iyi olduğunu söyledi.

Y/n: Allah Allah ben mi bi şey yaptım lan yine. Hay ben benim.

Millie: of bilmiyom ama defol git duş al da yemeğe inelim. ACIKTIM.

Mills'in çığırışları eşliğinde banyoya girdim. Çıktığımda saçlarımı kurutup üzerime özensiz bi şekilde gri bi eşofman beyaz düz bi tişört ve siyah vanslarımı giydim. Süslenemiycek kadar yorgundum.

Millie: ulan bi insan en özensiz haliyle bile taş gib olur mu be?

Y/n: ay bilmem olur mu?

Millie: olmuş bak miss

Mills'le gülüştük ve odadan çıktık. O benim tam tersime gayet şıkşıkıdım ama taş gibi olmuştu. I THINK SHE'S AN ICON. 

Yemeğe indikten 10 dk sonra Finn ve Louis de gelmişti ama yanımıza değil farklı bi masaya oturmuşlardı.

Y/n: Siz Finn'le kavga falan mı ettiniz?

Mills: Yo etmedik de galiba Louis'in morali bozukmuş.

Y/n: hmm nesi var acaba sabah iyiydi daha PAŞAM.

Mills: valla bilmiom

Y/n: neyse bugün biraz rahat bırakıyım yarın falan öğreniriz

Abi bu bölüm çok köyü oldu cidden asla kafamı toplayamıyorum ve her seferinde niyet ettiğim konudan çok farklı bi bölüm yazıyorum cidden hiç beğenmedim. Ama siz yine de vote ve yorum atarsanız sevinirim bu aralar biraz kafam dağınık ama okunmaları yorumları voteları vs gördükçe yazasım geliyo. Son bölüm 100 okunma olmuştu ben de yazıyım bari dedim yani öyle bi sınır yok canım isteyince kafama esince yazıyorum. Vee sizi çok seviyorum <333

-Mell










still hurts...Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin