Bölüm 27

1.3K 78 30
                                    

Medya: Asel Kara

~

1 ay olmuştu. Bir tek şu anda yurt dışında olduğumu biliyordum.
Neden bu kadar uzun sürmüştü ki?
Acaba beni hiç merak etmediler mi?

Hala işkencelere maruz kalıyordum.
Her şey aynıydı.
Sadece ben değildim.
Neden bilmiyorum ama, artık mafya olmak istemiyordum. Benim bu olmadığımı anladım.
Ben alevdim, Azrail değil.
Azrail ben değildim. Benim başka bir karakterimdi. Azrail'i ben doğurmuştum ve şimdide ben öldürecektim. Buradan çıktığımda onu öldürmeyi değilde hamburger yemek istiyordum. Ne yani? Canım çekmişti.

Hamburger candır
Gerisi yalandır :)

He bu arada, biz bu bir ay içinde iç sesle çok iyi anlaşmaya başladık. Hayır yanlış duymadınız.
İç sesin içinden tam bir ben çıktı!
Hala aptal olduğunu düşünüyorum.
Bende<3

Psikolojim burada çok bozulmuştu. Buradan çıktıktan sonra yapılacak listeme terapiye gitmekte eklenmişti.
Şu anda koca bir villadaydım. Hatta koooocaaaman bir villada.
Boş yapma aq
Ok

Fakat iç sesle boş atışmalarımız bir türlü bitmemişti.
Her neyse.

Mehmet pisliği ve tonlarca adamıyla beraber burada kalmak bok gibiydi. Bu bok vakitide mecburen iç sesle öldürmek zorunda kalıyordum.

Bu bir ay içinde gerçekten bir şeyler değişmişti.
Mesela artık eskisi kadar işkenceye uğramıyordum.
Mehmet piçi bana eskisi kadar nefretle bakmıyordu. Ne alakaysa artık amk

Zaten sabahtan sadece elektrik şoku yemiştim.
Başka bir şey yapacaklarını çok sanmıyordum.
Artık biri gelsin ve beni bu lanet yerden kurtaraın istiyordum. Ben kendimi burada öldürmüştüm zaten. Artık kurtaramazdım.
Açıkçası Ateşlere karşı umudumda yavaş yavaş kesiliyordu.

Fakat umarım ateş benim mesajımı almıştır...

Bana bir ay sordukları soru sadece "Annen nerede?". Her seferinde cevabım: "benim annem öldü!" Artık rüyalarımdada bunları sayıklamaya başladım.
Deliriyordum.
Burada kafayı yiyordum.
Annemin yaşama ihtimali gerçekten var mıydı?
Fakat benim annem öldürülmüştü. Bu imkansız ötesiydi!
İmkansız diye bir şey yok.
Oluyormuş demekki.
Kızım hadi bak işine
Yer mi değiştirdik hayırdır iç ses?
Hayırdır hayır
Te allahım ya!
Tamam tamam hadi gidiyorum
Git

~

*Ateşin ağazından*

Bir ay oldu sevgilim. Bir ay..
Seni bulmak için her boku denedim. Aklıma gelebilecek her şeyi.
Seni bulamadım.
BULAMADIM
Her odana girdiğimde, ruhumdan bir parça eksiliyor sanki. Ruhum yok oluyormuş gibi. Kalbimde.
Seni bulacağım güzelim.
Söz.
Mafya sözü.
Ateş sözü.

— Bir sonuç var mı?
— Yok abi fakat alevin kaçırıldığı anı görebiliyoruz kamera kayıtlarından.

Hemen burağı itip masaya doğru yaslandım.
Bu..bu alevdi. Gece olduğu için her yer çok karanlıktı ve bu karanlıkta bir şey görmek çok zordu. Alevi bayıltımışlardı ve arabaya atmışlardı.

— Orospu çocukları!
Dedim sinirden titreyerek.
Burak
— Tamam kardeşim sakin ol bulacağız Alevi.
— Bana sakin ol deme!
Aysuyu söylemiyorum zaten.. ağlamaktan gözleri kan çanağına dönmüştü.

~

Uzun uğraşlardan sonra adamların alevi nereye götürdüğünü bulmuştuk. Kendimi öldürmek istiyordum, nasıl bu zamana kadar bulamamıştım onu? NASIL?!

Depoya geldiğimizde depo boştu.
Deponun arkasındaki adamı görene kadar.
Boş değilmiş.

Adamlara işaret verip yakalamalırını emrettim
O sırada etrafa bakınmaya başladım. Önce gözüme işkence aletleri çarptı. Sonra ise az ilerisindeki küçük bir kapı.
Aleve işkence etmişlerdi.
Fakat bu işkence aletleri Alevi öldürecek tiplerdendi. Alevin kılına bile dokunamazken benim sevdiğim kadına nasıl olurda zarar verebilirlerdi?!
Kapıyı açtğımda, sadece küçük bir havalandırması olan aşırı derecede küçük bir odayla karşılaştım. Burası büyük bir ihtimalle Alevin odasıydı. Odayı dikkatlice incelediğimde gözüme tırnak izler çarptı. B-bunlar Alevin tırnak izleriydi. Gün sayıyordu.
Tırnak izlerine göre burada toplam iki hafta kalmıştı. Peki şu anda neredeydi?
Biraz daha ilerlediğimde gördüğüm şeyle donup kaldım. Bu alevin annesinin tokasıydı.

*Bir kaç hafta önce*

— Bebeğim yemek hazır.
— Geldim güzelim.
Dedi ateş saçlarını karıştırırken.

Sofraya oturduklarında yemeklerini yerken Alev acı bir şekilde güldü.

— ne oldu bir tanem?
— Bu toka var ya.
Dedi alev bileğini göstererek.

Ateş tokaya bakıp sorar bir şekilde
— Evet güzelim görüyorum.
— Bu toka.. annemindi.

*günümüz, Ateşin ağazından*

O bana bir işaret bırakmıştı.
Ve ben bunu bir ay sonra fark etmiştim.
Kendimi hiç affetmeyecektim
Burakların oraya gittiğimde adamın yakasını tuttup konuşmaya başladım

— Alev nerede orospu çocuğu?!
— Ben b-ben hiçbir şey bilmiyorum efendim
Sert bir yumruk attıktan sonra yüzüne tükürdüm.
— Alev nerede?!

***

— Ateş acil buraya gelmen gerek!
Dedi aysu telaşlı ve şoka girmiş sesiyle
— Ne oldu aysu? Hem sen daha bavulunu hazırlamadın mı?
— ateş boşver şimdi şu bavulu, şuraya baksana.
Dedi kamera kayıtlarını göstererek.
— Ee ne var bunda? Kamera kayıtı işte. İzledik ya.

— Ateş son kısmı izle!
Oflayarak kamera kayıtlarına döndüm.

Gördüğüm son görüntüyle önce şoka uğradım. Sonra daha fazla..
Görüntüyü yaklaştırdım, yaklaştırdım.
—İ-inanmıyorum.
— Bu nasıl olabilir?
Burakta en az benim kadar şoka uğramıştı.
— Alevin annesi nasıl yaşıyor olabilir?

Adamlardan birini çağırdım
— bana alevin annesinin öldürüldüğü anın kamera kayıtlarını getir.
Adam başını sallayarak uzaklaştı.

Alev New York'ta çok eski bir depodaydı.
Yarın sabahtan yola çıkıyorduk.

Aklımda şu an tek bir soru vardı...
Asel Teyze yaşıyor muydu?

___

Bölüm sonu
Finale 3 bölüm kaldı..aşırı garip oldum şu anda. Her neyse bu önemli konuşmayı en sona saklayacağım

Diğer bölümde görüşmek üzere :)

Asi kızHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin