Cama vuran yağmur damlaları bu ana odaklanmamı önlüyordu, önümdeki adama odaklanamıyordum ve sürekli camdan dışarıya bakıyordum. Eve girdikten hemen sonra yağmur yağmaya başlamış ve o andan itibaren de gözlerimi camdan alamamıştım. İçimden sürekli, keşke gelmeseydim desem bile her şey için çok geçti. Etik duygumu kaybetmiş bir şekilde o adamın önünde oturuyordum, o ise bana gülerek bakmaktan başka hiçbir şey yapmıyordu. Ne için geldiğimi anlamış mıydı?
Koltukta hareketlendiğini hissettim ve bakışlarımı yavaşça ona çevirdim. "Ee, böyle duracak mıyız?" Gözleri gözlerime kenetlendi, "işlerim var benim." Dudaklarını büküp bana bakmaya devam ederek sırtını koltuğa yasladı. Derin bir nefes aldım ve gözlerimi sakin olmam gerektiğini hatırlayarak kapattım, kendime biraz süre tanıdım. Sakin olmazsam daha fazla dayanamayıp koşarak çekip gidecektim.
Gözlerimi araladım ve bacak bacak üstüne atan adama baktım. Yakışıklıydı, her kadının hayran kalacağı bir suratı vardı, hoş zaten kalıyorlardır ya. Bana yine o gün olduğu gibi bakıyordu. Bunu hatırlamak karnıma bir tekme gibi indi, o günü hatırlamak midemi bulandırıyordu ancak midemi bulandıran bu adam değil benim düşüncesiz davranışlarımdı. Kendimi bu hâle getiren yine bendim.
Önce ne demem gerektiğini düşündüm. Ne söylersem durumun absürtlüğü devam etmezdi?
"Bunu nasıl derim bilmiyorum," gözlerimi tekrar kapattım, "ben," bu sefer kafamı eğdim ve titremesinin belli olmaması için yumruk yaptığım ellerime baktım. Korkuyordum.
"Sen?" Dedi aceleci bir sesle.
"Hamileyim." Bir anda söyledim, beklemedim, düşünmedim. Ne olacağını ne diyeceğini umursamadım ve öylece söyledim, canım mı acıyacaktı? Acısın. Ruhum mu parçalanacaktı? Parçalansın. Umurumda değil.
"Ha?" Afallamış suratı yaptığımın yanlış olduğunu bana haykırır gibiydi. Yapmamalıydım, çok geçmeden pişman olmuştum ve artık bu yoldan geri dönemezdim. Koşarak ardıma bakmadan kaçamazdım, her şey için çok geçti. Ya bu yolda kendi benliğimde yalnız kalacaktım, ya da bu yolda benliğimi yaslayacağım bir ağaç bulacaktım. Bu da benim elimde miydi? Bunu da yavaş yavaş öğrenecektim.
Eğdiğim kafamı kaldırdım, kahve gözleri şaşkınlıkla parlıyordu. Hamile olmama mı şaşırmıştı yoksa başka bir şeye mi olduğunu anlayamadım, normal bir şaşırma değildi. Dehşete düşmüşe benzemiyordu sanki alışık olduğu bir durumun yapmacık şaşırması gibiydi. Yine pişman oldum, pişmanlık tüm bedenimi sarmaladı ve ben defalarca kez kendime lanet okudum.
"Duydun işte. Haftalardır mide bulantısı yaşıyordum, dün test yaptım ve hatta ultrason bile çekildi. Bir buçuk aylıkmış."
Dudaklarını birbirine bastırıp yutkundu, gülmesini engellemeye çalışır gibi bir hâli vardı. "Duydum da," ayaklarını yere sağlamca bastı ve masaya doğru eğildi, "beni ilgilendiren kısmı neresi?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Tutkuya Aldanmak +18
Romance+18 ögeler içermektedir!! '❦ Gözlerini kapattı ve yavaşça bana yaklaştı. Gözlerimi kapatmadım, gözlerimi kapatırsam gitmesinden korktum. Dudaklarımız arasında santimler kala durdu, sıcak nefesini yüzüme üfledi ve daha sonrasında yavaşça dudaklarını...