6 | 𝚊𝚔𝚜̧𝚊𝚖 𝚢𝚎𝚖𝚎𝚐̆𝚒

99 12 0
                                    

Dün şu zamana kadar yaşadığım en güzel gündü. Onunla dolu dolu birkaç saat.. İçinde o olan her şey benim için mükemmel ötesi gibi bir şeydi. Şimdi topuklarımda seke seke Tae'nin evine gidiyordum. Her sabah onunla beraber gitmemize rağmen Jungkook'u sadece birkaç kez görmüştüm. Sanırım bizden daha erken çıkıyordu çünkü okula gittiğimizde onu görüyorduk. 

Kapıyı daha çalamadan açılmıştı. Tae'nin bu dakikliğine şaşırarak arkamı döndüm ve yürümeye başladım. "Senin için erken değil mi ya? Beni biraz daha bekletseydin."

"Hahaha çok komiksin Jimin- aa Jungkook!" 

Karşımızda duran Jungkook'a el salladı Tae. Bizi gördüğü gibi yanımıza gelmişti. "Günaydın."

"Günaydın." demiş ve hafif tebessüm etmiştim. Tae beni kolunun altına aldığında konuşmaya başladı. O sırada da yürüyorduk. "Sen daha erken çıkmıyor muydun?"

"Evet öyleydi ama artık bu saatlerde çıkacağım."

Tae kafasını salladı ve beni bırakıp Jungkook'un yanına gitti. Onu kapanına sıkıştırmıştı şimdi. Öylesine bir sohbet başlatmışlardı, onlara bakıp gülümsedim ve bende katıldım. 

...

"Babam beni almaya geliyormuş. Acaba ne işi düştü."

Bütün gün derslerin ne kadar sıkıcı olduğundan, çocuklarla kesinlikle bir daha buluşmaktan ve bu sefer diğerlerinin de gelmesinden ve Chanyeol'ün aşık olduğu kişiden bahsetmiştik. Minseok'un bir kuzeni Chanyeol'ü gördüğünde ne kadar tatlı olduğundan bahsetmiş. Minseok'ta bunu Chanyeol'a söylemiş. Chanyeol'da bu çocukla tanışmış ve bize aşık olduğunu söylemişti.

Neredeyse tüm gün ondan bahsedip durmuştu. Bizde bir gün onunla tanışmak istediğimizi söyledik. Şimdi ise kapının orada babamı bekliyorduk. Onlar benimle neden bekliyor orasını hiç bilmiyordum. "Siz gitsenize, neden beni bekliyorsunuz?"

"Canımız öyle istiyor sana ne."

"Sabır ya.."

Karşıdan gelen arabaya baktığımda babam olduğunu anladım. "Hadi geldi gidin ya." 

"Jimin sal bizi."

Önümüzde durduğunda ben tam binecekken babam arabadan inmişti. Çünkü Jungkook'u görmüştü. Lütfen kötü bir şey olmasın, Lütfen kötü bir şey olmasın, Lütfen kötü bir şey olmasın...

"Merhaba çocuklar."

Diğerleri eğilmemişken, Jungkook eğilmişti. "Merhaba efendim."

"Oh, Jungkook, Jimin bize senden çok bahsetti."

Elimi anlıma koydum ve olacakları izlemeye başladım. Birinci pot kırılmıştı. 

"Demek öyle.."

Jungkook'un gözlerini üstümde hissettiğimde ona baktım. Bana öyle bir bakıyordu ki.. 

"Evet, hatta bir gün annesine J-"

Cümlesini bitirmeden babamın ağzını kapatmıştım. "Jungkook çok iyi basketbol oynar dedim. Evet, öyle dedim." diğerleri kahkaha atmamak için kendileri ile cebelleşirken Jungkook bana cidden çok garip bakıyordu, flörtöz bakıyordu.. Elimi babamın ağzından çektim ve sırtını pat patladım daha fazla pot kırmaması için. 

"Jungkook bak ne diyeceğim, bugün müsaitsen bizimle akşam yemeği yer misin?"

Hiç itiraz etmeden, "Memnuniyetle efendim." demişti. Jungkook'un cesaretine hayran kalsam da yine heyecandan geberme evresine gelmiştim. "O zaman saat 08.00'da seni eve bekliyoruz."

𝑎𝑛 𝑜𝑟𝑑𝑖𝑛𝑎𝑟𝑦 𝑙𝑜𝑣𝑒 𝑠𝑡𝑜𝑟𝑦Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin