six.

30 8 35
                                    

Elindeki kalem şok etkisiyle yere düştü Felix'in.

Kulakları şokla çınlıyor, elleri titriyordu. Daha bir saat öncesine kadar baş iblisi işkencelerle ö1dürmeyi düşünüp bundan zevk alırken; şimdi kulaklarina dolusan sesle vücudunun her bir zerresine korku dolmuştu.

Acaba gerçekten o muydu? Yoksa onu delirtmeye mı çalışıyordu? Ya da yorgunluktan sesler mı duyuyordu?

Hayır hayır, gerçekti. O alçak beni şaşırtmaya çalışıyor. diye düşündü.

Biraz önceki hâlinin aksine şimdi oldukça sinirliydi. Hızla elini kuru dallardan birine attı. Çekiştirip kırdı ve ormanı titretecek kalın sesiyle bağırdı;

"Alçak! Karşıma çık. Çık ki seni kendi ellerimle boğabileyim! Karşıma çık dedim!"

Sakin kalmaya çalışıyordu fakat başarılı olamamıştı. Öfke ile tutuşuyordu. Öyle ki; gözlerinden ateşler savuruyor bile denebilirdi.

Hırs dolu soğuk gözleri, öfke ile yanmıştı.

Ormanda tek duyduğu kendi sesi olunca hayal kırıklığı ile yerine oturdu. Burda olsaydı ne yapardı bilmiyordu aslında. Sadece bir kere de olsa görmek istemişti onu. Hayalinde; saçları yağdan iki yana ayrılmış, savaşlarla uğraşmaktan dişlerini bile fırçalamayan, çirkin, sakalları sararmış yaşlı ve güçsüz birinin büyük bir iblis ordusunu üstlerine salmalarını bekliyordu.

Gerçekten oldukça uzak olan bu düşünceleri, yine kafasında yankı yapan hoş sesle bir tarafa itildi.

''Çirkin değilim. Senin kadar güzel olmasam da idare eder.''

Gerçekten deliriyor olmalıydı. Aklında beliren ses ilk başta onu korkutmuş, bilmediği bir dilde bir şeyler zırvalamıştı. Şimdi de onu ö1dürmekle tehdit etmesinin üstüne iltifat ediyordu?

Eli ayağına birbirine dolaştı tekrar. ''hm, yanlız bir adam. Bu dipsiz şehirde.''

elinde olmadan bir rahatlıkla geriye yaslandı. Şüphesiz güvenmişti bu sese.

''İyi uykular, lavinia.''
Son kez kulaklarına fısıldanan sesle uykuya daldı küçük. Sert bir rüzgar ele geçirdi ormanı, ama Felix üşümek bir yana; belgisiz bir gölgenin kolları altına girmiş, şakaklarına konan isimsiz öpücüklere şükrediyordu.

Göğsüne yayılan bu tanıdık sıcaklık: baharın habercisi olmalıydı.

🌼:彡

"

Tamam, tamam. Sakin ol lütfen!"
Peri korku ile kucağına aldığı insanı biraz daha salladı. "Ben sakinim! Asıl sen sakin ol, insan."

Ellerini 'insan'ın tombul yanaklarının biraz üstüne, göz hizasına yerleştirdi. Kazandığı mırıltılar onu gülümsetmişti.

Gözlerinde bir ışık belirdi. Aynı zamanda alnında da yüce orman ruhunun bizzat işlediği peri dövmesi ışıldıyordu. Ah, diye düşündü seungmin fark etmeden; ne kadar güzel, ölüm telaşı ile göz yaşlarını tabloya döken bir ressamın son örüntüsü mü bu? Ve devam etti. Ya da bir melek mi? Tanrı bana bir melek gönderdi.

Fark etmeden nahoş bir enerji yapışmıştı üstüne. Peri gözlerinden kaderine bakmayı kesip şaşkınlık ile geri çekildi. Yüzünde alaycı bir sırıtış vardı. "Adım Nixie, sormayı bile akıl etmeden aşık oldun ama."

Gözlerinde görmüştü. İnsanlar böyle flört ediyordu. Ve etkilendiklerinde garip bir enerji yayıyorlardı etrafa. Yani bu insanı biraz korkutmuştu ama; şefkatli yaklaşırsa hatasını telafi edebilirdi.

Karşısındakinin cevap vermesine fırsat kalmadan elini kavrayıp inine doğru çekiştirdi. "Ağaç kovuğumu görmek ister misin?" "Evet, sanırım. Yani; bilmiyorum.."

🌼:彡
J

ennie önünde yatan bedeni ayakları ile itekledi. Yorgun gözüküyordu, ama bu onu alakadar etmezdi. Yola çıkmaları gerekiyordu sonuçta. Kurabiyeleri için de sinirliydi biraz: ama bu kelebek ömürlü bir sinirdi.

Felix umursamadan homurtular çıkardığı sırada Jennie anne şefkati ile gülümseyerek üstüne eğildi ve yanağını öptü. Ama kötü bakışlarını esirgemeyen Ryujin için durum farklıydı. Son enerjisi ile de Jennie'nin yanına çöküp gözlerini kapadı. Jennie garipsemeden Felix'in bacaklarına çöktü ve bir günü daha kaba bir yorgunluk ile kapattılar. Yorucu, verimsiz, sinir bozucu bir gündü.

İyi gelecek tek şey deliksiz bir uykuydu, ve iç güdülerini ikillettirmeden güzel bir uykuya bıraktılar kendini.

Zaman daralıyordu, yapacak tek şey uyumaktı demek.

🌼:彡

A

cel gözlerini yorgunlukla petrol kokusunun adım adım sızdığı tarafa çevirdi. Yumuşak bakışları anında yırtıcı bir hayvanın iç güdüsüne dönüşmüştü. Kulakları bile kızardı sinirle; duyduğu şeyden sonra.

Ona zarar vermek istemiyordu, ama o inatla hata yapıyordu. Ve seçenek kalmamıştı onu yanına almaktan başka.

🌼:彡
Maraba, okumuyorsunuz ama ben en çok moon lovers'ı seviyorum ve yazmaya devam edeceğim 😭

Küçük bilgiler;

Ancak çok güçlü iblislerin kanında alev, daha çok yoğun bir ateş bulunur.

Savaş anında bir anda yanabilirler bile.

Perilerin hayatı insan hayatından kat kat uzundur. Dış etken olmadığı koşulda.

Acel ile Felix ve tayfası bir an önce buluşsun istiyorum çünkü aklımda o kadar ' AĞAĞAĞAĞAĞ ' olacağınız yerler var ki.. 🌝

Merak etmeyin kısa kesmeyeceğim.

Bir de ben bu ficte aksiyon yazacaktım ama sweet love oldu bu lrmcksög neyse, savaş sahnesi göreceğiz. Onda olursunuz artık, kıpss;)

HA SON OLARAK
Chatte siz acel ateş, Felix buz, Acel'in amacı farklı bilmem ne diye teori üretmişsiniz; ı like it guys, tam gaz devam 😗

moon lovers | acelinhoHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin