Ölüm Yakın I

102 6 1
                                    

Seslere doğru ilerledikçe sesler gariplesmeye başladı. Ölüm fısıldıyordu.

Gittikçe yaklaştık sesler artık çok yakındı. Biranda bütün sesler kesildi yere düştüm yine bayılmıştım.

Yine uyandım. Uyandığımda Fing ve ben kalmıştık.  Kisvar çoktan bir çıkış yolu bulup kaçmıştı kac senelik arkadaşım daha yeni tanıdığım bir yabancı kadar sadık değildi. Fing beni korumaya çalışıyordu ama zordu herhangi bir silahı yoktu ama kemikleri ince olduğu için kolayca hallediyordu. Nandor denilen bu cansız bedenlerin onlarcası geliyordu. Ama ayağa kalkacak halim yoktu hatta nefes almak bile zor geliyordu. 5 tanesi Fing in başına toplandı teker teker kolay gibiydi Ama bir anda hepsi gelince oldukça zorlamış gibiydi . Iki tanesini hallettli bende az sonra yanima gelicek sanmıştım ama arkasından giren yesil kılıç ile öldü hemen başına üşüştüler param parca ettiler o sahneyi izlemek cok acı verdi ölmüş gibiydi zaten halsizdim bunu görmek çok yormuştu. Fing ölünce  bana verdiği yüzük parladı ve kalbim ağırlaştı. Elimi kalbime götürdüm o an yüzük parmağımdan çıkıp kolyeyle birleşti biranda yeniden doğmuş gibi oldum. Güçlü hissediyordum ama ölüm yakındı hissediyordum. Tek başıma bu kadar Nandor la savaşamazdım sadece nandor lar olsa durumum okadar kötü degil di . Ama Komutanları vardı Yeşil Kılıç lılar . Böyle bir güce sadece tanrı karşı koyabilirdi galiba.

Peşpeşe hepsini indiriyordum elimde nerden geldiğini anlayamadığım bir güç vardı silahsızdım ama vurduğum Nandor sağa sola uçuyordu . Sonra durdum yada durduruldum. Elime çok sert ve büyük bişey çarptı karanlığa doğru ilerlediğimi fark etmemistim bile. Sert birşeye çarptım o Nandor ların yeşil kılıcıydı biranda parladı koluma doğru girdi sanki ruhum emiliyordu. Vücudum eziliyor hiçbir şey yapamıyordum. Kendimi kılıcın gücünden kurtardım yüzüğün ve kolyenin patlaması gitmişti bende o anda hemen geri kaçmaya başladım. Komutanları oldukça yavaştı bana bu halimle bile yetişemedi. Birkaç Nandor öldürdüm devam ederken ama giderek gardım düşüyordu. Biraz sonra hapishane nin alt kısmının Nandor yuvası olduğunu anladım karşımda yüzlercesi vardı bu sefer. Kaçmak için tek yol yukarısıydı ama orasıda heryer gibi kapalıydı. Hepsi üstüme koşmaya başladı. Ne yapacağımı bilemedim turnuvaya gidiyordum ama yaşadıklarım berbat tı burda kimsenin görmediği bir yerde ölmek bana ağır geliyordu. Daha ölmemiştim ama ben böyle birşey yapamazdım aralarına atladım.

Her birini hallettikce yenisi geliyordu. Savaştım savaştım ki yere düşünceye kadar.  Az önce hissettiğim ruh kaybı yine başlamıştı. Ama bu sefer o yeşil komutanlar yoktu.  Yavaşça yere yıkıldım. Yere düşerken birşeyler fısıldadım antik Domn diliydi. Artık ölmüştüm korunmaya bile çalışamıyordum gerçekten ölmüştüm ki o ok sesi geldi bana doğru geliyordu. Bende gözlerimi  yumdum.

Levnen:

İçeri doğru ilerledim bu sesler iyiye işaret değildi. Kralı uyardım ve aşağı doğru baktım.

Bir genç vardı ve tutsaklarımızdan biriydi.  Yayımı elime almamla oku atmam bir oldu hayatımdaki en iyi ve hızlı atıştı

Bukadarını beklemezdim oku eliyle rahatlıkla tuttu çok şaşırdım hemen geri girdim kapıyı kitledim. Birazda korkmuştum gözlerinin yanından mavi buharlar çıkıyordu insan türünde böyle birşey görmemiştim sanki cennetten düşmüş bir şeytan gibiydi. Hemen Kralımızın yanına koştum. Gelirlerken hiçbir problem yok gibiydi aslında böyle birşeye nasıl dönüştü anlayamadım ilk görünce anlayamamıştım o çocuk olduğunu ama yoldayken biraz incelenmiştim kırmızı fuları göze hemen çarpıyordu. O genç olduğuna emindim.

Kralımın yanına gidince o işi sana bırakıyorum Levnen dedi. Bende gururla efendim dedim ama içimde böyle bir işi nasıl kabul edersin sorusu vardı. Yine cesaretime yenik düşmüştüm Levnen in cesareti yani benim cesaretim oldukça bilinirdi. En cesur orman elfiydim ama ben bile korkmuştum. Kapıyı açtım yavaşça ilerledim merdivenlerden inmeye başladım ki birinin kapıdan çıktığını gördüm ama kimdi anlamadım. Bende aşşağı doğru devam ettim. Aşşağı inince karşımda ölü bir khajit vücudu buldum yani parçalarından bir khajit olduğunu anladım. Bizim tutsaklarımızdan biriydi. Ölü bedeni paramparça olmuştu. Yavaşça ilerledim ilerde mavi bir ışık vardı. Karşıma bir kaç Nandor çıktı ama iki kılıç darbesi hepsine yetmişti. Mavi ışığa yaklaştım...

Onun ok attığım genç olduğunu anladım ve başı harbi beladaydı Nandor lar etrafını sarmış hiç gücü yoktu. Sanki  yere düştü düşecekti. Yere yığıldı tam başına üşüştüler ki okumu çektim yanımdaki taşa sürdüm üçüncü denemede ateş aldı biran hiç yapamayacağım diye korktum ama fırlattım. Amacım genci kurtarmaktı. Kendiside iyice halsizdi. Okumu atarken sesini duydu kafasını kaldırdı ve geri indirdi hemen önüne saplandı.

Nandorlar geri çekildi ışık onları yok ediyordu. Zaten kemik yapıda ki canlılar saniyeler içinde küle dönüşüyordu. Hemen küçük bir meşale yaptım. Yerden aldığım odun parçalarını birleştirdim üstlerine elbisemden kopardığım kumaşı sarıp yerde gördüğüm yoğun sıvıya batırdım. Bir ok daha ateşledim. Meşaleyi yaktım yolumu açmak için onuda attım. İlerledim etrafımda yüzlercesi si vardı ama sadece izleyebiliyorlardı. Genci sırtladım sürükleye sürükleye çıkarmaya başladım ki karanlığın içindeki yeşil i gördüm koşar vaziyette geliyordu bende hızlanmaya çalıştım. Merdivenleri teker teker çıkıyordum o ikişer ikişer atlıyordu kapıya geldik Nandor lar ışığa dayanamaz diye biliyordum ama yeşil kılıcı olanları ışık etkilemiyordu. Genci kapının dışına attım. Hemen arkamızdaydı. Tam bende çıkmıştım ki kapsonumdan yakaladı. Benimde gücüm tükenmiş gibiydi. Duvara çok sert çarpmıştım. Omurgam kırıldı galiba diye düşündüm kımıldayamıyordum. Gözlerimi kapadım tam kılıç darbesi inecekken Dione nin onu duvara çarptığını gördüm gözleri yine mavi olmaya başlamıştı. Dione okadar hırsla vuruyorduki. O büyük yeşil ve sağlam zırhı içine çöktü Nandor çoktan ölmüştü bu çocukta birşeylerin olduğunu anlamıştım dedim içimden. Benim yanıma geldi beraber kapının dışına çıktık kapıyı kitledim iyiki kitlemişim arkadan iki tane daha yeşil kılıç geliyormuş.

Dione yle omuz omuza Kralın huzuruna doğru ilerlemeye başladık Dione nin gözlerindeki mavilik gitti ve iyice sakinleşti. Dione nin ismini ölen Nandor dan duydum. Domn lu Dione demişti.

Yavaş yavaş Kralın kapısına ulaştık...

Yayımlanan bölümlerin sonuna geldiniz.

⏰ Son güncelleme: Mar 06, 2015 ⏰

Yeni bölümlerden haberdar olmak için bu hikayeyi Kütüphanenize ekleyin!

Dione: The AloneHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin