10"

13.8K 1.1K 745
                                    

susuluvtata 💜

adorekimh 🧡


Yoğun geçen bir günün ardından sonunda ofise gelebildiğimde, neredeyse ağlayacaktım. Saat 8.30'dan beri Busan Adliyesindeydim ve art arda beş duruşmaya girmiştim. Duruşma aralarında beklediğimi de hesaba katarsam, öğleden sonra saat ikide ofise girebilmiş olmak bir mucizeydi, doğrusu. Hele de asliye cezadaki duruşmanın bu kadar erken bitmesi mucize gibiydi. Yorgunlukla kendimi odamdaki deri koltuğa bıraktım.

Daha önce söyledim mi, bilmiyorum ama stajımı Baro Başkanı Kim Namjoon'un yanında yaptım ve hâlâ onun yanında çalışıyorum. Namjoon hyung, babamın en yakın arkadaşının oğluydu ve aramızdaki muhabbet benim küçüklüğüme dayanıyordu. Ofis, merkezdeydi; adliye, karakol ve birçok merkezi noktaya yakındı. Kalabalık bir ofisti. Namjoon hyung baro başkanı olduğu için işleri çok yoğundu, bu yüzden aktif olarak avukatlık yapmıyordu. Kendi dosyalarını ofisteki ben dahil üç avukat arasında paylaştırmıştı ve kendi dosyalarımızı almamıza da izin veriyordu. Elbette, son kontrolleri yapıyor ve bize yardımcı oluyordu.

Ofisimiz kalabalık olmasına rağmen oldukça geniş olduğundan mekan konusunda sıkıntı yaşamıyorduk. Namjoon hyung, kendi odasını bana tahsis etmişti, ofise geldiği zamanlarda da işlerini halledip hemen gidiyord. Diğer iki avukat arkadaşım, Jisoo  ve Nayeon aynı odayı paylaşıyordu. İcra katipleri ve stajerler aynı odadaydı. İki de sekreterimiz vardı. Büyük ve köklü bir ofistik.

Guruldayan midem, artık yemek yemem gerektiğini bana hatırlatırken telefona uzandım. Her gün ofise yemek şirketinden yemek geliyordu ama kiloma dikkat ettiğim için her gün yağlı yemekler yemektense daha sağlıklı alternatifleri tercih ediyordum. Bugün de en sevdiğim restoranttan sipariş vermek için numarayı tuşlamıştım ki ofisin kapısı alacaklı gibi çalmaya başladı.

Buraya genelde borçlular gelirdi ama hiçbiri ofisi başımıza yıkmak ister gibi kapıyı yumruklamazdı. Telefonu yerine bırakıp ayaklandım. Sekreter hyung kapıyı açmıştı.

Kapının ardında resmi üniformalı iki polis duruyordu. Kaşlarım şaşkınlıkla çatılırken polislerin izinsiz ve biraz da zorla içeri girmeleri karşısında sinirlenmiştim. "Jeon Jeongguk, burada mı çalışıyor?"

Sekreterin konuşmasına izin vermeden odamın kapısını sonuna kadar açmış ve "Benim."demiştim.

Polislerden en uzun olanı öne çıkıp alaycı bir tavırla süzdü beni. Bu hiç hoşuma gitmese de sesimi çıkarmamış, ofisteki tüm bakışlar üzerimdeyken Polislerden bir açıklama beklemiştim.

"Bizimle karakola kadar geleceksiniz."dedi az önce beni alayla süzen polis.

"Sebep?"dedim, sakinliğimi korumaya çalışırken.

"Onu karakolda öğrenirsiniz. Şimdi zorluk çıkarmadan benimle gelin."

Dudaklarımda alaycı bir gülümseme belirdi. "Buraya girme İzniniz var mı, memur bey? Biliyor musunuz emin değilim ama bilmiyorsanız da öğrenmiş olursunuz; avukatlık ofislerine bu şekilde baskın yapar gibi gelemezsiniz."

Biraz önce beni alaya alan polisin kaşları çalışmıştı ki diğer polis araya girdi. "Avukat Bey haklı."dediğinde onun Hoseok hyung olduğunu fark etmiştim. Gözleri gülümseyerek bana döndü. "İznimiz var."dedi elindeki kararı uzatırken.

Your Honor // taekook✔Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin