Önceki bölümleri okumayı unutmayınız.
Akrep ve yelkovan, hiç acımaları yokmuş gibi hızla ilerlerken iki genç hâlâ aynı yerde oturuyor; biri gözlerini ayırmazken diğeri gözlerini saklıyordu. Konuşulacak şeyler hazırda beklerken susmayı tercih etmelerinin tek sebebi konuşmanın sonunda ne olacağını bilmiyor olmanın belirsizliğiydi. Aslında Jeongguk, ne olursa olsun yeter ki konuşulup bitsin diye düşünüyordu ama onu buraya sürükleyen kişi Taehyung olunca konuşmaya onun başlamasını bekliyordu. Taehyung ise sonsuz bir sessizliğe gömülse razıydı zira belirsiz olan sondan korkuyordu.
Jeongguk rahatsızca yerinde kıpırdandığında ise pes etti. Bu konuşma elbet bir gün yapılacaktı ve daha fazla beklemenin bir anlamı yoktu.
"Özür dilerim."diye başladı sözlerine. "Bu saatten sonra bir anlamı var mı bilmesem de tüm içtenliğimle özür dilerim, Jeongguk. Niyetim ne seni kırmaktı ne de mesleğini küçümsemek. Sadece Jimin'i savunmak istedim. Belki de böyle bir olayla karşılaşsam aynı tavrı sergileyeceğimi düşündüğüm için ya da sadece Jimin'in en yakın arkadaşım olmasından kaynaklı. Sebebin bir önemi yok, biliyorum. Öyle davranmamam gerekiyordu." Sözlerine devam edecekti ki Jeongguk'un sesini duydu.
"Sorun Jimin'i savunman değil. Yani bu bir sorun ama esas sorun senin olayları bu kadar büyütmen. Gereksiz yere uzattın. Yanına geldim senin, sen hâlâ aynı yerdeydin."
Jeongguk konuşurken Taehyung'un gözlerine bakmıyordu ve büyük bir yoksunluktu bu diğeri için. Yine de sesini duymak yüreğini bir nebze de olsun serinletmişti. "Haklısın. Sana sarılmak varken yaptığım şey ahmaklıktı."
Başını salladı Jeongguk. "Büyük ahmaklık. Ve bunu telefi etmeye hiç çalışmadın."
Taehyung'un elleri Jeongguk'un ellerini tutmak için ileri uzansa da yarı yolda durdu ve kendi dizlerine bıraktı ellerini. "Beni ilk engellediğin gün sana biraz alan tanımak istedim. Hâlâ haklı olduğumu düşünüyordum. Ama sonrasında benden kaçtın."
"Yakalamaya çalıştın mı ki?" Alaycı bir soruydu.
"Elbette. Ofisine geldim Jeongguk. Bana inanmıyorsan sekreterinize sorabilirsin."
Jeongguk kaşlarını çattı. "Geldiğini hiç söylemedi."dedi usulca. Aklını karıştıran bu ihtimal karşısında dudaklarını ısırdı. Taehyung ile bu gerginliği yaşadıkları zaman ofise sadece bir kez uğramıştı, o zamansa sadece dosyalarını alıp çıkmıştı. Sekreteri gördüğünden emin bile değildi.
"Sekreterinizi arayabilirsin Jeongguk. Bana inanman için tasdiklemen gerekiyorsa yap bunu." Hâlâ Taehyung'un gözlerine bakmıyordu Jeongguk ama onun ses tonunda içini acıtan bi çaresizlik duydu. Tereddütü bırakıp cebindeki telefonu çıkardı ve bilindik numarayı tuşladı.
"Ah, hyung nasılsın? Evet iyiyim teşekkür ederim. Bir şey soracağım sana, ben ofiste yokken birisi gelip beni sordu mu?"
Ahizenin ucundaki ses şöyle demişti. Ah evet, Savcı Kim Taehyung uğradı. İki kez.
Telefonu kapattığında içindeki huzursuzluğum biraz dağıldığını fark etti. "Uğramışsın. Hyung söylemeyi unutmuş. Zaten ofise de bir kez uğradım."
"Evet, ofiste yoktun. Adliyede yoktun. Baro binasına bile baktım. Başkan Namjoon ile görüştüm; direkt seni sormadım ama dolaylı olarak son zamanlada ofise gitmediğini öğrendim. Seni başka nerede bulabilirdim bilmiyorum. Yoongi'yi aradım ama açmadı telefonlarımı."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Your Honor // taekook✔
FanfictionAvukat Jeongguk, Savcılarla asla anlaşamazdı. Özellikle de Savcı Kim Taehyung ile. #taekook Tüm hakları saklıdır! 20.01.2021