11: It's Fading

258 37 9
                                    

Maria,

kalbimi kırdığın için teşekkür ederim.

canımı yaktığın için teşekkür ederim.

o piç kurusuyla evlenmene günler kala hala baş ucumda bana sürpriz yapmadığın için teşekkür ederim.

senin için tek olmadığımı zaten biliyordum.

bunu bana kanıtladığın için teşekkür ederim.

önüme koyduğum hapların sayısını saymamamı sağladığın için teşekkür ederim.

şarkılarım, seni söylemeye devam edecek.

radyoda çıktığında duyarsın, her biri seni anlatıyor.

sana olan konuşmalarımı da özel bir kasette topluyordum.

george'a bir not yazdım çünkü ben çoktan toprağa karıştığımda sana hazırladıklarımı birisinin göndermesi gerekiyor.

kocana ve bize çok çektiren ailene sevgiler.

aşk uğruna ölmek isterdim.

demek ki, sen bende ölüm kadar derinmişsin.

içimde metrelerce kuyu kazdım ama ellerinin dokunuşundaki nazikliği bulup çıkaramadım.

tenimdeki mühürlerin gittikçe soluklaşıyor, onlarla beraber gömülmek istediğim için çok uzatmayacağım.

seni, daha aklım başında değilken sevmiştim.

bir daha da aklım yerine oturamadı zaten.

bedenimin yaşamsal faaliyetleri haricinde yapacak tek bir işi vardı.

seni sevmek.

onu da sonuna kadar yapabildiğimi düşünüyorum.

benimle dalga geçebilirsin.

ama sana olan sevgime ve sana yazdığım satırlara yorum bile yapamazsın.

seni, kendimden çok

dünyadan çok

ve güneşin ay'ı sevmesinden daha çok sevdim.

biliyorsun bunlar sana adanan son sözlerim.

sen gittikten sonra hakkında sadece tek bir hayal kurdum.

ama öylesine güzel bir hayaldi ki, sırf onun gerçekleşmesi ihtimali için bunca zaman dayandım.

gözlerimi açıyordum. bu sefer beni bırakıp gitmemiştin. gidemezdin de çünkü üstündeki kısa kollu tişörtümü zorlayan koca bir göbeğe sahiptin. altında uzanan bembeyaz bacakların çarşafın rengiyle kıyaslanacak kadar mükemmeldi. kızıl saçlarının rengi çoktan akmıştı çünkü bebeğe zarar verdiğini öğrendiğinden beri boyamıyordun. gür kirpiklerin, elmas mavilerini korurken bir elin, yüzük parmağımın üstündeki yüzükte duruyordu. hareket ettirsem ayrılacak kadar hafifti ama bir milim bile oynatmamıştım. evleneli bir sene oluyordu ve sen bu günlerin çoğunda hamileydin. ikimizde sabır ve heyecanla kollarımıza yerleşecek kızımızı bekliyorduk.

evet, bir kızımız olacaktı.

sana benzeyen. senin gibi kokan bir kız.

cennetten hediye olduğunu sandığım kadından böyle bir mucize almanın tarifini anlatamazdım.

maria,

o gece sen, ağrılarınla göğsümde uyuyakalmıştın.

bende seni gün ışığına kadar aralıksız ve uykusuz izlemiştim.

gitmemiştin.

izin vermemiştim.

kollarımda, benden bir parçayla yanımdaydın.

başka bir erkeğe değil, başka bir odaya bile bensiz geçemezdin.

izin vermezdim.

iki dünya harikasını hak etmediğimi ve size asla yeterli olamayacağımı düşürdüm ama

gitmenize fırsat vermezdim.

siz, hayalimin en güzel odak noktalarıydınız.

bırakamazdım.

matty, kağıdı bir kenara fırlatıp masanın üstünde bulunan diğer ıvır zıvırları da bir kol darbesiyle yere serdi. önünde bir şişe su ve çok fazla hap vardı. sadece hayaline gidecekti. sonsuza kadar uyuyacak ve hep düşlediği o hayali görecekti.

başka bir şey istemiyordu.

atlas :: matty healyHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin