Daha gün doğmadan ayaklanıp Aras'ın yanına gittim. Hâlâ inanamıyordum ama gerçekti. Ona veda ediyordum. Gözlerim dolmasın diye başka şeyler düşünmeye çalıştım. Yurda girdiğimde kralın çoktan geldiğini gördüm. Biriyle konuşuyordu sanırım. Yaklaştığımda dün ki komutan olduğunu fark ettim. Acaba beni mi şikayet ediyordu ? Yanlarına yaklaştığımda sahte bir öksürükle dikkatlerini çektim. Toygar imalı bakışlarını üzerimde gezdirirken ben kralı selamladım.
"Bu kadar erken uyanmana sebep olan şey nedir Batu ?"
"Uyku tutmadı, yine. Ayrıca Aras'ı kontrole geldim."
"Hâlâ uyuyor. Artık gideceği için de üzgün değil."
Torgay sessizce bizi dinliyordu.
"Oh bu karara nasıl vardınız ?"
"Bilmem içime öyle doğdu."
Kapı açıldığında elinde ayıcığıyla Aras çıktı. Kollarımı açtığımda hemen kucağıma çıktı. Bu hali o kadar tatlıydı ki..
"Birileri erkenci.."
"Uykum kaçtı. Hem de çok sesli konuşuyordunuz."
Aras'ın dedikleriyle şok olarak ağzını kapadım. Kral Aras'a pek kızmazdı ama Torgay yanımızdayken böyle bir incelik göstermeyebilirdi. Lâkin kral kızmak yerine güldü. Torgay ile birbirimize baktık. Bir şeyler anlamaya çalışıyor gibiydi.
"Her neyse, Batu bu komutan Tur–"
Torgay pat diye lafa atladı.
"Biz zaten tanıştık."
"Hm.. Haberim yoktu. Tanıştıysanız işim daha kolay olacak. Batu, üç günlük süreçte Torgay sana yardımcı olacak."
"Hiç gerek yoktu yani beni başa almanıza gerek yoktu. Komutan Torgay bence daha iyi idare edebilir."
Kral sinirli bakışlarını üzerimde gezdirdiğinde yer yarılsa da içine girsem diye düşündüm.
"Bu konu hakkında lafımın üstüne laf söylemeyeceksin demedim mi ?"
"Nasıl yani kralım, hiçbir zaman sizin lafınızın üstüne laf söylemez ki ?"
Torgay şaşkın bir şekilde sorduğunda yerime çakıldım. Aras ise uyukluyordu omzumda.
"Ah yeter ! Darladınız beni, yola çıkalım bir an önce."
Kral bağırarak dışarı çıktı. Aras'ı kucağımdan indirip odasına yolladım. Valizi zaten dün akşamdan hazırdı. Torgay ile baş başa kalmıştık. Değişik bir şekilde güldüğünde gözlerimi kısıp baktım.
"Komik olan ne ?"
"Sen.. Senden daha komik bir şey görüyor musun ?"
"Ne ima ediyorsunuz ?"
"Sön günlerini güzelce geçirmeni tavsiye ederim."
Sırtımı sıvazlayıp yurttan çıktı. Herkes şifreli konuşuyordu ya da ben iyice anlama kıtlığı yaşıyordum. Ayrıca bu adamın benimle derdi neydi ? Aras valiziyle birlikte odadan çıktığında ayıcığını hâlâ bırakmamıştı. Sanırım onu gerçekten çok sevmişti. Edizgeldiğinde Aras'ın valizini aldı. Kutay da geldiğinde birlikte dışarı çıktık. Atlı araba çoktan hazırdı. Kral ise Torgay ve birkaç askerle konuşuyordu. Yanlarına vardığımızda Torgay, imalı bakışlar atıp askerleri alıp gitti. Kral ise ne oluyor gibisinden ikimize bakmıştı. Gözlerimi kaçırıp Aras'ı kucağıma aldım.
"Batu.. Arada ziyarete gel tamam mı..? Seni özlerim ben."
"Elbette geleceğim, Batu sözü."
Aras sımsıkı sarıldığında bırakmak istemedim. Ağlamamak için yanaklarımın içini dişliyordum. Kral öksürdüğünde gözlerimi açtım.
"Sanırım artık gitme vaktin geldi.."
Aras kucağımdan inip arabaya bindiğinde yumruklarımı sıktım. Odama gidip deli gibi ağlamak istiyordum. Duvarları yumruklasam anca geçerdi. Kral da arabaya bindiğinde artık bakamıyordum bile. Bir şey demeden arkama döndüm. Birkaç kez derin derin nefes aldım. Araba hareket etmeye başladığında sadece Aras'a baktım. Kutay yanıma gelip elini omzuma koydu. O da benim kadar üzgündü. Aras hepsinin gözdesi olan bir çocuktu.
"Aras'ın büyüdüğünü kabullenmek istemiyorum, Batuhan."
"Ben gittiğini de kabullenmek istemiyorum."
"Keşke sen de onunla gitseydin."
"Kralın böyle bir şeye izin vereceğine inandın mı cidden ?"
"Evet.. Yani sonuçta seni o kadar komutan varken başa geçirdi. Buna da izin verirdi."
"Ondan hiç bahsetme lütfen."
"Sanırım pek iyi bir başlangıç yapmadınız komutan Torgay ile."
"Gerçekten korkutucu biri. Hoşuma gitmedi."
"Zamanla alışırsın diyeceğim de alt tarafı üç gün zaten. En fazla ne olabilir ?"
O sırada askerler alana toplandı. Hepsi bana bakıyordu. Torgay gelip dibimde durdu.
"Hadi bakalım Batuhan, marifetlerini görmek isterim."
Kutay da yerini aldığında askerler çalışmak için beni bekliyordu. Kılıçların yığıldığı yerden kendi kılıcımı aldım. Torgay kollarını bağlamış beni izliyordu. Cidden sinir bozucuydu.
"Herkes ikili eşleşsin, biri de benimle savaşacak."
Herkes eşleştiğinde benimle savaşacak birini bekliyordum. Kimsede bir hareketlenme yoktu. Torgay şok olmuş bir halde bana bakıyordu.
"Batuhan'dan bu kadar mı korkuyorsunuz ?"
Yine ses gelmeyince Torgay kendi kılıcını çekti. Karşımda dikildiğinde bu sefer ben şok oldum.
"O zaman rakibini daha güçlü yapalım."
Kılıcını uzattığında kendi kılıcımı kaldırdım. Diğerleri kendi işlerine döndüğünde odağımı Torgay'a verdim. İlk hamlesini yaptığında hızlıca geri çekildim. Bir şeyler mırıldanıp üzerime doğru geldi. Sola kayıp kılıcımı uzattım. Blok yaptığında hafif sırtımı eğmişti. Ayağıma çelme takacağı zaman sağa kaydım. Fakat beklemediğim bir şekilde kılıcını gelişigüzel salladı ve sırtımda ince bir kesik oluştu. Ağzımdan kaçan inlemeye rağmen kimse takmamıştı. Sinirlenip ani hareketler yapmaya başladım. Torgay hepsinden kaçmayı başarmıştı. En sonunda ayağıma çelme taktı. Sırtım yere değdiğinde gözlerimi kapadım. Ardından karnımda bir acı hissettim. Gözlerimi açtığımda Torgay kılıcın ucunu karnıma sokmuştu hafif. Kutay gelene kadar da öyle durduk. Artık acı yerine uyuşma hissi vardı. Kutay Torgay'ın kılıcını itip beni havaya kaldırdı. Torgay ise bir anda çekip gitti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ölümden Çok Sevmek [BxB]
Fanfiction"Birini sevmenin bedeli neden ölüm, kralım ?" dedi Batu. "Sevmek, zayıflıktır. Bir krallık zayıflarsa sonu zaten ölüm olur." diye çıkıştı Giray. "Bu krallıkta sevgiye yer yok. Eğer biri sevecekse bunun bedelini tek başına ödemeli." !angst